Efendim neymiş!
Çağımız çoğulcu ve katılımcı demokrasi çağıymış.
Demokrasinin, hukukun, hak ve özgürlüklerin geliştiği, yaşam kalitesinin yüksek olduğu ülkeler, çoğulcu ve katılımcı demokratik parlamenter sistemle yönetilen ülkelermiş.
Yüksek insanı gelişme düzeyini yakalamış ilk 30 ülke, çoğulcu ve katılımcı demokratik parlamenter sistemle yönetilen, bilim ve teknolojide gelişmiş, ileri teknolojiye dayalı katma değeri yüksek üretim yapan, ülkelermiş.
Geçin bu lafları efendim geçin. Ne demekmiş çoğulcu ve katılımcı demokrasi!.
Halkın yönetime katılması.
Halkın fikrinin sorulması.
Böyle bir yönetim anlayışı mı olur!
Böyle kural mı olur!
Birileri çıkmış, bu ülkeye halk egemenliğine dayalı cumhuriyet yönetimi getirmiş.
Halkı yönetime katmış.
Muasır medeniyet seviyesinin yakalanmasını hedef olarak göstermiş.
Efendim geçin bu hikayeleri.
Ecdadımız bu ülkeyi 600 yıl başkanlıkla yönetti.
Padişah emretti, tebaası padişahın emirlerini tartışmadan uyguladı.
Karşı çıkanlar bedelini canlarıyla ödediler.
İşte bizim yönetim kültürümüz bu.
Yanı bizim kültürümüzde ve yönetim anlayışımızda kuralları başkan koyar.
Bazı kendisini bilmezler çıkmış, neymiş efendim bu yönetim anlayışı sonunda iflas etmiş,
Osmanlı imparatorluğu emperyalist ülkeler tarafından işgal edilmiş.
Bunlar doğru değil.
Bunları söyleyenler halka yalan söylüyorlar.
Neymiş efendim zenginleşmek için eğitime önem vermek gerekiyormuş?
Zenginleşmek, aş ve iş sorununu çözmek için ileri teknolojiye dayalı katma değeri yüksek üretim yapmak gerekiyormuş?
Geçin bu hikayeleri.
Bizim yönetim anlayışımızda ülkede neyin yapılacağına,
Nasıl bir eğitim verileceğine,
Nasıl bir üretim yapılacağına, başkan karar verir!!.
Ayrıca da esas olan halkın zenginleşmesi değildir.
Esas olan başkan, ailesi, yakınları ve çevresinin zengin olmasıdır!
Halk, başkanın layık gördüğü kadarıyla yetinir.
Herkes zengin olursa, ülkede düzen kalır mı?!
Hele siz beni bir başkan seçin!!!!.
Ülkeye Türk tipi bir başkanlık getireceğim!!!.
Kuralları ben koyacağım.
Halk itiraz etmeden uyacak.
Karşı çıkanlar, itiraz edenler bedelini canlarıyla öderler.
Ülkeye barış ve huzuru nasıl getireceğimi göreceksiniz!.
Üzülerek belirtmem gerekiyor. Adıyamanlı bazı hemşirelerim ve bazı dostlarım kıskançlıklarından olsa gerek başkan adaylığımın değerini ve önemini anlayamıyorlar.
Başkan adaylığımı ve vaatlerimi açıklarken vermek istediğim mesajlarımı kavrayamıyorlar.
Fakat kötümser değilim. Onlarında zaman içinde beni anlayacaklarını, beni destekleyeceklerini, bana oy vereceklerini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım vaatlerim ve yapacaklarım bunlarla sınırlı değil!
Daha önemli vaatlerim var!.
Lütfen beni izlemeye ve desteklemeye devam edin!