Konu çok hassas olduğu için, sabrınıza ve hoşgörünüze sığınarak biraz uzun yazdım.                 *******

İYİPARTİ , “Millet İttifakı”nın C.başkanı adayı sayın KILIÇDAROĞLU’nu destekleyip bazı İllerde de ortak listelerle seçim kararı aldı. Ardından Sayın KILIÇDAROĞLU bütün partileri ziyaret ettiği gibi HDP’yi de ziyaret etti ve HDP  bu ziyaretten sonra C.Başkanı adayı çıkarmayacağını açıkladı.

Bu açıklamanın yapıldığı günden beri İktidar elindeki büyük medya gücü ile her gün koro halinde bir algı yaratmaya çalışıyor. Daha doğrusu özellikle İYİPARTİ kanadını “Siz nasıl Milliyetçisiniz” diyerek bıkmadan usanmadan şu algıyı yaratmaya çalışıyor ;

•• “KILIÇDAROĞLU PKK’nın adayı, Kandil’in, İmralı’nın adayı..”
•• “ Vatan hainleri ile aynı masadalar, HDP masanın 7.ci ortağı.”
•• “HDP’ye Bakanlık verecekler, C.Başkanlığı yardımcılığı verecekler..”
•• “PKK’lıları APO’yu af edip serbest bırakacaklar vs.vs.

Yani iktidar destekçilerinin estirdiği havaya bakılırsa sanırsınız ki “Millet İttifakı” 14 Mayıs’tan sonra iktidara gelirse Devleti olduğu gibi HDP/PKK’ya teslim edecek.

Aslında böyle olmadığını, olamayacağını, kim iktidara gelirse gelsin Türkiye’de böyle bir şeyin asla mümkün olamayacağını kendileri de çok iyi biliyorlar. 

Burada esas hedef İYİPARTİ seçmeni.. HDP’nin aday çıkarmaması konusunu “Millet İttifakı”na bir destek olarak düşünüyor ve bu konuyu da İYİPARTİ’nin “Yumuşak karnı” olarak görüyorlar. Amaçları (Eğer başarabilirlerse) İYİPARTİ’nin Milliyetçi kanadının zihnini bulandırmak, tahrik etmek ve en azından kısmen de olsa sandığa gitmemelerini sağlamak.

Halbuki olayın gerçeği şudur ;
HDP ; TİP’le birlikte “Emek ve Özgürlük ittifakı” adı altında bir ittifak kurdu ve bağımsız olarak kendi amblemi ve kendi adayları ile seçime giriyor. C.Başkanlığı konusunda da sadece aday çıkarmayacağını açıkladı. KILIÇDAROĞLU’nu destekleyeceğiz diye bir beyanları bile yok.

Bu konuyu her gün bıkmadan usanmadan TV’lerde dile getirenler her nedense AKPARTİ’nin, HDP’nin farklı bir versiyonu olan HÜDA-PAR’ı kendi listelerinde yer verip Meclise taşımasına asla ses çıkaramıyorlar. Ayrıca Haburdaki seyyar mahkemeleri, teröristlerin ayağına götürülen hakim ve savcıları, cadde ve sokakları patlayıcılarla dolduran PKK’lılara “karışmayın” diye emir verenleri, “Megri megri”leri unutuyorlar. 

              ******

Bu yaratılan algının etkisiyle olsa gerek “Bizim cenahtan” ama “Karşı tarafta” olan bazı arkadaşlar da;
 “Siz nasıl olur da bu vatan hainleri ile aynı masada olursunuz” diyerek bizi  de çok sıkça eleştiriyorlar. 

Bu nedenle İYİPARTİ üyesi Türk Milliyetçisi bir vatandaş olarak bütün bu konular hakkındaki kişisel düşüncelerimi samimi olarak paylaşmak istiyorum.

                 ******

En başta şunu çok AÇIK ve NET olarak ifade edelim ;
PKK, VATAN ve MİLLET düşmanı, ülkemize ve Büyük Milletimize düşman küresel güç odaklarının maşası, Türk Kürt demeden onbinlerce insanımızı katletmiş eli kanlı hain bir terör örgütüdür. Bu terör örgütü PKK’yı da, bir şekilde PKK’ya bilerek veya bilmeyerek destek veren kim varsa hepsini kınıyorum, lanetliyorum.

Gelelim konumuza ;

HDP üst yönetiminin PKK ile organik bağının olduğu; bu yöneticilerin İMRALI ve KANDİL tarafından belirlendiği ve bunların emri ile hareket ettikleri doğrudur.

Terör örgütü PKK’nın Kürtlerin yoğun olduğu bölgelerde taban bulduğu ve  militanlarının ağırlıklı olarak Kürt’lerden oluştuğu da doğrudur.

Bütün bunlara rağmen, “Toptancı” bir yaklaşımla  bütün Kürt kökenli vatandaşlarımızı ve HDP’ye oy veren herkesi potansiyel PKK’lı olarak görmek çok büyük bir yanlıştır, PKK’nın ekmeğine yağ sürmektir. Aslında PKK’nın istediği de tam olarak budur. 

İnsan hayatına kıymanın, çoluk çocuk demeden, genç,yaşlı, kadın erkek demeden katliamlar yapanların mazereti olamaz. Hiç bir şey insan hayatından daha değerli değildir. 
Bu nedenle terör örgütü PKK’yı kınamayan, lanetlemeyen, PKK ile ilişkisini kesmeyen, arasına mesafe koymayan HDP üst yönetimi ile asla bir araya gelme, aynı masada olma diye bir durum söz konusu olamaz. 

Kürt’ler konusuna gelince ;

Yıllardır ;  “Ben Kürdüm” diyen vatandaşa , “Hayır değilsin, Kürt yok” demenin bir işe yaramadığını hepimiz yaşayarak gördük görüyoruz. Dışlayarak, hakir görerek, potansiyel suçlu görerek, yok sayarak bir yere varmak mümkün olmadı olmuyor. HDP’ye oy veren 6 Milyon(Aileleriyle birlikte 14-15 Milyon) vatandaşımızın olduğunu asla unutmamamız lazım. Bu halk, bu insanlar bizim insanımız. 1000 yıla yakın bir zamandan beri hep biriz birlikte yaşıyoruz. Biz hepimiz birlikte Büyük bir Milletiz. Ezici çoğunluğu ile inancımız bir , dinimiz bir, kültürümüz bir, gelenek göreneğimiz bir, birlikte üzülüp birlikte seviniyoruz. Biz Kivreyiz, biz amcayız, dayıyız, teyzeyiz.. Biz kız almışız kız vermişiz.

Hep söylüyoruz bir kere daha söyleyelim. Şunu asla unutmayalım;

“Her Kürt PKK’lı değil ; Her PKK’lı da Kürt değil “..

Sorun Kürt’lerle değil ; Sorun, PKK terör örgütü, KANDİL ve İMRALI ile arasına mesafe koymayan, bunların emri ile hareket eden, bu hainleri lanetlemeyen HDP üst yönetimiyledir.

Bu konudaki düşüncemiz nettir. Devletine, Milletine, Bayrağına bağlı , Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğünü savunan her vatandaşımız başımızın tacıdır. Böyle düşünen milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımız var. Bu asla unutulmamalıdır. Bu vatandaşlarımızla PKK’nın birbirine karıştırılmamasına azami dikkat gösterilmelidir. Yapıcı olan, birleştirici olan yol yöntem budur.
Ayrıca şu hususu da belirtmekte fayda var;
Ben şahsen “Kürt sorunu” diye bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Herkesin sorunu olduğu gibi Kürt’lerin de sorunları vardır. 
Düşüncemiz budur. Bunlar kesin doğrudur gibi bir yanlışına düşmeden yapıcı eleştiriler başım gözüm üstüne. 
Mithat SOLGUN