İnsanlık Onur Ve Adaleti Kalmamış

 

İnsanlığın onuru kalmamış.

En azından haksızlıklara ve zulümlere çanak tutanların onuru kalmamış.

Adalet ve vicdan deseniz zaten yok.

Akşam televizyon haberlerini dinlemekten korkar olduk.

Teknolojinin ilerlediği bu son zamanlarda; görüntülü medyanın yaptıklarıysa tam bir muamma, tam bir trajedi... Haber niteliği olmayan dünyadaki en ufak olaylara gösterdikleri duyarlılığı, masum insanların, özellikle Müslümanların katledilmesine nedense aynı duyarlılığı göstermiyorlar.  

İsrail’in Filistin’de, Suriye’de Zalim ESAD’ın, esaret hayatı yaşayan, yerinden yurdundan edilen, muhalif (Özgür Suriye Ordusu)  diye nitelendirdiği halkına ettiği işkence ve zulümleri seyrederken, tabiri caizse insanlığımızdan utanır olduk.

Zalim ESAD askerlerinin, Suriye halkına yaptığı zulümlerin insanlıkla açıklanacak bir tarafı kalmadı.

Birkaç gün önceki haberlerde, yakaladıkları askerlerin üzerinde denedekileri insanlık dışı işkencelerini seyrederken, tüylerim diken diken oldu. Âdeta dondum kaldım. Bir an için, tüm vücudum kilitlendi.

Duvara yüzünü döndürdükleri zavallı, biçare ve perişan, elleri bağlanmış insanlara, elindeki bıçaklarla, vicdan, izanla alakası olmayan sıra dışı, insanlık dışı işkenceler yapıyorlardı. İnsan bedenlerini rastgele bıçaklar darbeleriyle delik deşik ediyorlardı. Bunu yaparlarken; adî, vahşi ve şeytani kahkahalar atarak, insanlığın yüzkarası olacak manzaralar sergiliyorlardı. Şeytan’î duygularını tatmin ederlerken; demek ki daha rahatlamamış olmalılar ki bıçak darbeleriyle yere yıkılan çaresiz kişileri, düştükleri yerde, taş, beton parçalarıyla cansız bedenlerinin üzerine atarak, görünmeyecek şekilde kapatıyorlardı.

O an insanlığımdan utandım. Çaresizliğimden, elimden bir şey gelmediğinden utandım, olanlar karşısında dünyanın kılını kıpırdatmamasından utandım. Anlayacağınız utandım da utandım.

İnsanlıktan uzak bu davranışların elle tutulur, sözle haklı gösterecek, savunulacak bir yanı yoktur. Üstelik bu yapılanları tüm dünya televizyonları yayınlamaktadır. Nasıl oluyor da sergilenen bu manzaralar karşısında dünya halen sessiz kalmaktadır.

Yeri geldiğinde,  dünyanın jandarmalığına soyunan, kendini dünyanın hamisi olarak gören diğer dünya ülkeleri, bu olanlar karşısında, daha ne kadar sessiz kalacaklar, daha ne kadar yapılan zulümlere, akan gözyaşlarına, dökülen insan kanlarına  tahammül edecekler, müsamaha gösterecekler.

Tarihe kanla beslenen ve insanların kanını emerek, bu ihtiyacını gideren, vahşi bir mahlûkatın niteliklerine sahip olan Zalim Beşşar ESAD’ ı, kötü karakterli bir yaratık olarak kaydedecektir. ESAD askerlerinin yaptıklarından sonra; insanın “nerede bu insanlık” diyesi geliyor. Kanla beslenen ülkeler tarihte hep var olmuştur, galiba bundan sonra da hep var olacaktır; yoksa Filistin’de, son zamanlarda da Suriye de insanlara yapılanlara birilerinin “dur” demesi gerekirdi. Oysa bu kan ve gözyaşı, işkencelerden nemalanmak isteyenler, menfaatleri uğruna, yapılanları gaz ardı ederek, sinsice gülerek, görmezden geliyorlar.

Bugün İsrail,  Filistinli masum olan kadın, çocuk, yaşlı insanların ve özellikle Arakan gibi dünyanın muhtelif yerlerinde Müslümanların kanı akıtılıyorsa:  bugün ne olduğu belirsiz ESAD, çaresiz insanların, halkının vahşice katlediyor ve kanını akıtıyorsa; elbette “insanlığın onuru ve adaleti kalmamış” denilmez de ne denir buna?

Yaşanan trajediyi seyredenlerin, “gözleri var görmezler, kulakları duymazlar, beyinleri var düşünmezler” ya da öyle hesaplarına geliyor. Bakalım ne zaman insan olduklarını hatırlayacaklar, insanlıklarının gereğini yerine getirecekler?

Kerim BAYDAK          

[email protected]