Cumhurbaşkanı Erdoğan 03.08.2016 tarihinde toplanan Olağanüstü Din Şûrası’nda yaptığı konuşmada:

“Fethullahçı terör örgütü kendisini eğitim öğretim hizmetinde yer alan bir kuruluş gibi göstermiştir. Bu örgüt 40 yıldır kanserli bir hücre gibi, büyümesi dini değerleri öne çıkaran kimliği sayesinde mümkün olmuştur…..

Milletimiz meşrebi ne olursa olsun Allah diyen peygamber diyen en azından böyle gözüken herkesi desteklemiştir……

Yurtdışında yürüttükleri eğitim faaliyetlerinin hatırına bunlara müsamaha gösterdik…..

Hatta ve hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Ortak bir yanımız var dedik….

Bu örgütün en başına şahsımı, altında Binali Bey, enerji bakanımız, oğlum, birkaç tane işadamı bu örgütün şemasında görülen isimler oldu

Din kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz.

Şayet, 17-25 Aralık sonrasında aldığımız önlemler olmasaydı, özellikle yargıda aldığımız önlemler olmasaydı bu darbe girişimi muhtemelen sadece Silahlı Kuvveler içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisiyle, yargısıyla, bürokrasinin diğer unsurlarının katılımıyla çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin,

Din kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz” dedi.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Olağanüstü Din Şûrası’nda yaptığı konuşmada önemsenmesi ve dikkat edilmesi gereken çok önemeli 5 çıkarsama var

1- “Fethullahçı terör örgütü kendisini eğitim öğretim hizmetinde yer alan bir kuruluş gibi göstermiştir. Bu örgüt 40 yıldır kanserli bir hücre gibi, büyümesi dini değerleri öne çıkaran kimliği sayesinde mümkün olmuştur diyor. Bu sözleriyle Fethüllah Gülen ve Gülen Cemaati mensuplarını 40 yıldır yakından tanıdığını, bu örgütün Allah’ı ve dini kullanarak çıkar ve güç sağlayan bir örgüt olduğunu söylüyor.

2- Milletimiz meşrebi ne olursa olsun Allah diyen peygamber diyen en azından böyle gözüken herkesi desteklemiştir. Yurtdışında yürüttükleri eğitim faaliyetlerinin hatırına bunlara müsamaha gösterdik. Hatta ve hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik. Ortak bir yanımız var dedik sözleriyle Allah’ı ve dini siyasete alet ettiklerini, halkın oyunu almak için Allah’ı ve dini bir araç olarak kullandıklarını, açık açık itiraf ediyor.

3- “Örgütün en başına şahsımı, altında Binali Bey, enerji bakanımız, oğlum, birkaç tane işadamı bu örgütün şemasında görülen isimler oldu” sözleriyle, kendisinin oğlunun, damadının ve bakanlarının Fethüllah Gülen ve Gülen cemaati ile ilişki içinde olduklarını ve işbirliği yaptıklarını açık açık itiraf ediyor.

4- “Şayet, 17-25 Aralık sonrasında aldığımız önlemler olmasaydı, özellikle yargıda aldığımız önlemler olmasaydı bu darbe girişimi muhtemelen sadece Silahlı Kuvveler içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisiyle, yargısıyla, bürokrasinin diğer unsurlarının katılımıyla çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. Her şeye rağmen, BU HAİN ÖRGÜTÜN gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökememiş olmanın üzüntüsü içerisindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin sözleriyle, orduyu, emniyeti, yargıyı, bürokrasinin diğer unsurlarını Gülen Cemaati mensuplarına teslim ettiklerini, açık açık açık itiraf ediyor.

5- “Din kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz” sözleriyle, halk egemenliğine dayanan laik demokratik sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni, teokratik bir yönetime dönüştürmek istediklerini açık açık açık itiraf ediyor.

ERDOĞAN’IN BU HAİN ÖRGÜT DEDİĞİ, FETHÜLLAH GÜLEN CEMAATİ

Fethullah Gülen ve Gülen cemaati mensupları:

- Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994 yerel seçimlerine, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde desteğini ve oyunu aldığı, belediye başkanı seçildiği, Belediye Başkanlığı sırasında belediyeyi birlikte yönettiği,

- AKP’nin, 3 Kasım 2002 seçimlerinde desteğini ve oyunu aldığı, seçimlerde oyunu artırarak yeniden tek başına iktidara geldiği,

- 2007 seçimlerinde desteğini ve oyunu aldığı, oyunu artırarak yeniden iktidara geldiği,

- 2010 Anayasa Referandumunda yılında desteğini alarak ve işbirliği yaparak Anayasa istediği değişiklikleri yaptırdığı,

- Anayasada yapılan değişiklikler sonrasında yargıyı, orduyu, emniyeti, bürokrasiyi cemaatinin mensuplarına teslim ettiği,

- Cemaat mensubu olan askerleri, Genel Kurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Deniz Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Komutanı yaptığı, Türk Silahlı Kuvvetlerini cemaat mensuplarına teslim ettiği,

- Cemaat mensubu polisleri, Emniyet Genel Müdürü, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, İl ve İlçe emniyet müdürü yaptığı, emniyeti teslim ettiği, polis teşkilatını cemaatinin mensuplarına teslim ettiği,

- Cemaatin mensuplarını vali ve kaymakam yaptığı, İl ve ilçeleri teslim ettiği,

- Cemaat mensuplarını milletvekili, Meclis Başkanı, bakan, belediye başkanı yaptığı, AKP’yi devleti birlikte yönettikleri,

- Mart 2003-Temmuz 2016 arasında AKP’yi ve devleti birlikte yönettikleri,

- Orduda, Yargıda, emniyette, bürokraside, iktisadi kamu kurum ve kuruluşlarda Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’e bağlı olan, Cumhuriyetin laik demokratik sosyal hukuk devleti kuruluş ilkelerini ve değerlerini benimseyen ve savunan kadroları tasfiye ettikleri cemaati.