Bir yanda keder, bir yanda sevinç…
Bir göç, bir yanda hazırlık…
Bir yanda ağlamalar, yürek dağlamalar…
Bir yanda sevinçler, mutluluklar...
Bir yanda ölüm, diğer yanda düğün…
Bu nasıl bir çelişkidir Allah’ım!
Bu nasıl bir ruh halidir.
Bir an da ağlarken, az ötede de gülebiliyorsun
Aslında rabbimizden bize bir lütuftur, ihsandır, ikramdır….
Eğer ki insansak, ikisini de hatta daha fazlasını yaşayacağız demektir.
Önemli olan, her ikisinin de hakkını vermektir, verebilmektir.
Yani ölmeden, ölüme hazır hale gelmek, hazırlanmak…
Yaşarken, hemen öleceğini bilerek, hazırlık içine girmek gerekir.
Tabi dünyayı da bertaraf etmemek gerekir.
İnsanın doğası gereği, ölmeyecekmiş gibi yaşadığı sürece, nafaka derdine düşmesi gerekir.
Aslında biraz da yaşarken ölmek gerekir.
Ölümden kaçmak mümkün olmadığına göre,
İnsan en şereflisi sevgili Peygamberimiz de nasiplendiğine göre,
Biz neyimize güvenerek, “ölmeyeceğim” diyebiliriz ki?
O halde; “Ölüm gelmeden önce, hayatınızın kıymetini biliniz!”
 
***
Bazen, birçok şeyden kaçtıkça uzaklaşırsınız.
Kaçtıkça, aradaki mesafeler uzadıkça uzar.
Peki, ölüm öyle mi?
Ölümden kaçtıkça, kaçmaya çalıştıkça, daha çok yaklaşırsınız.
O halde,  ölümü her an aklımızdan çıkarmamalıyız.
Ölüme her an hazır ve nazır olmalıyız.
Bu da ancak hayatın kıymetini bilmekle olur.
Bu da öldükten sonraki hayat için, hazırlık yapmakla olur.
Bazıları gibi, ölüm hatırlanmazsa, hazırlık nasıl olacak?
Yine bazıları gibi ölmek, yok olmak gibi görülse ne olacak?
Yine bazıları gibi, “ben öldükten sonra, küllerim bilmem nerelere atılsın” diye düşünmekle mi olacak?
Aslında, ölümün insana kazandırdığı bir takım faydaları vardır.
Ölümün insana kazandırdığı bir takım meziyetler vardır.
İnanan için, tövbe kapılarını açar.
Ölümün ne zaman, nereden, nasıl geleceği bilinmediği için,
İnsan, kanaatkâr olur,
İnsan, bel ve musibetlere karşı sabreder,
İbadetlerini bıkmadan, usanmadan, severek ve isteyerek yapar.
Ölüm, bilen, anlayan, okuyan ve düşünen için en büyük vaizdir.
Ölümden ibret almayan hiçbir şeyden ibret alamaz.
“(İnsanların) Babasının vefatından ibret almayana nasihat kâr etmez.” (Fudayl bin İyad Hz.)
 
***
Biz de bu hafta, hem dersler çıkardık, hem de sevinçli ve mutlu olduk sanıyorum.
Aynı gün, rahmetli iki dostumuzun ölüm haberiyle üzüldük,
Ancak aynı akşam da bir dostumuzun nişan merasiminde de sevindik.
Demek ki dünya böyle bir yer işte!
Üzüntü, keder, hüzün, sevinç ve mutluluk aynı an da olabiliyor.
Ne mutlu, sevinirken ölümü aklından çıkarmayanlara,
Ne mutlu ölmeden önce ölenlere ve azığını hazırlayanlara…
Bu dünyanın işi böyle, ölüm düğün yan yana!
 
Kerim Baydak