Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin “şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım” şeklindeki veciz sözünü hatırladıkça, hep derin düşüncelere daldım…
Malum cümleyle ilgili düşünce âleminde yıllarca kolaçan ederken, hep şu sorulara takıldı kafam:
“Acaba Üstat bu cümleyi hangi amaçla kurdu?”
Mütedeyyin kitleler siyasetle iştigal etmezlerse, anti mütedeyyinlerin güdümünde bir o yana bir buyana savrulmazlar mı?
Kaldı ki yegâne şefaatçimiz, en büyük önderimiz ve kendisine ümmet olma düşüncesiyle layık olmaya çalışmış olduğumuz Hz. Muhammed (sav)’in kendisi bile, dönemin en büyük devlet adamı ve en önemli siyasetçisi değil miydi?
Buna rağmen Bediüzaman Hazretleri neden böyle bir düşüncenin savunucusu olur diye hep düşündüm ve tatmin edici bir cevap bulamadım.
Ancak, yıllar sonra günümüz siyasetine nüfuz eden türlü yalan-dolanlara, ar, namus, kem söz, belden aşağı vurma, tehdit ve şantaj gibi olumsuzluklara şahit oldukça Bediüzaman’ın ne kadar haklı olduğunu anladım.
Kimliğimizi belirleyen en önemli parametreler; ahlak ve fazilet olması gerekirken, maalesef bugün her türlü fırıldaklıklar üzerine hayat bulan siyaset daha fazla belirleyici olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her sabah uyandığında, farklı siyasetçilerin uçkuruk eksenli kasetleriyle karşılaşan toplum, siyasetin ne denli cüruflaştığından söz etmeye başladı.
Miting meydanlarında yankılanan yalan-dolan, iftira, çamur atma, kuru sıkı misali atıp tutma sözleri günümüz siyasetini olumsuzlaştırmakla beraber, henüz çocuk yaştaki genç nesle de kötü örnek oluyor.
Söylem ve eylemleriyle ar ve namus mefhumunu ayaklar altına alan zat-ı muhteremlerin yerle yeksan olmaları gerekirken, bilakis toplumun yönetimine talip olma pişkinliğine yeltenmeleri siyasetin yapısının bozulduğuna işarettir.
Kısacası; her türlü gayri ahlaki söylem ve eylemlerin sirayet etmiş olduğu günümüz siyasetinin meğer çivisi çıkmış haberimiz yokmuş.
Oysa bilinen hakiki siyaset, günümüzde olumsuzlaşan şekliyle belirginleştiği gibi değil…
Siyaset; idare etme, yönetme sanatıdır.
Siyaset; toplumların sorunlarını çözme, düzenleme mesleğidir.
Siyaset; toplumların temelini oluşturan insan unsurunun yaşam biçimini kolaylaştıran hizmet aracıdır.
Siyasetin özünde; türlü fırıldaklıklar değil, fazilet ve erdemli ilkeler yatar.
Ama gelin görün ki, günümüzdeki siyaset kurumu üş-beş kendini bilmezin söylem ve eylemleri münasebetiyle tamamen devşirilmiş.
Dolayısıyla vatandaş bunları görüyor, izliyor siyaset kurumundan bu yüzden uzaklaşıyor.
Siyaset kurumununsa inandırıcılığı kalmıyor. Böyle olunca da vatandaş tribünlerde yer almayı yeğliyor.
Diyeceğim o ki; bilgin bir üstadın ifadesiyle “siyaset, dosta tavsiye edilmez, düşmana da terk edilmez” bir hal almış gayrı…
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…24.05.2011
Bilal KARADAĞ