Azerbaycan ziyaretimizin önemli kısımlarından biri de Kuba Rayonunun idarî merkezi olan, XV. yüzyılda kurulmuş, XVIII. yüzyıldan şehir statüsüne getirilmiş Azerbaycan Türkçesine göre Quba adı verilen şehir oldu.

 

            Düz bir alana kurulmuş, mimarisi ile göz dolduran, gençliğin merkezi durumundaki bu şehirde ilin Valisi tarafından kabul edildik.

 

            Gap Gazeteciler Birliğinin değerli genel başkanı ve üyeleri ile birlikte gerçekleştirdiğimiz gezimizde, her zaman olduğu gibi Azerbaycan Milletvekili Sayın Doç. Dr. Ganire Paşeyeva bize refakat ettiler.

 

            "Quba Rayon İcra Hakimiyyetinin Başçısı" denilen, bizim dilimize en uygun şekli ile "Vali" dediğimiz Sayın Mübariz Ağayev yardımcıları ile birlikte heyetimizi kabul ettiler.

 

            Sayın Mübariz Ağayev, bizlere şehir hakkında geniş bilgiler aktardılar. Kendileri göreve geldikten sonra yaptığı hizmetler, uluslar arası projeler, gençler ile ilgili yürüttükleri projeler, Ermenilerin bu şehirde uyguladıkları soykırım, burada kutlanan Nevroz bayramı gibi konularda geniş bilgiler aktardılar.

 

            Daha sonra her birimizin gözlerinde damlaların süzüldüğü, yürekler burkan, "bu kadar da olur mu" denilen yere gittik.

 

            Burada çok önemli gerçeklere tanıklık ettik. Ermenilerin Türklere ve hatta Yahudilere uyguladıkları soykırımın gerçek belgeleri ile tanıştık. Quba şehrinde toplu mezarları ve soykırım müzesini içimiz yana yana gezdik.

 

            Mihmandarımız Azerbaycan Milletvekili Sayın Ganire Paşayeva ve görevlendirilen Tarihçi Rexşende Bayramova tarafından bizlere bilgiler sunuldu.

 

            Anlattıklarına göre 1918 yılında Taşnaklar ve Bolşevikler bu şehirde Yahudi ve Azerilere karşı saldırılar düzenlemişler. Kendilerine "ceza takımı" adını veren 2 bin kişilik Ermeni silahlı çetesi 1918 yılının Mayıs ayında, Kuba`da yerel halka karşı bir katliam gerçekleştirilmiş.

 

            2007 yılında tesadüfen yapılan bir kazı sonucunda çocuk , genç, yaşlı , kadın, erkek demeden işkenceyle katledildiği tespit edilen 400 kişinin kemiklerine rastlanmış.

 

            Burada çıkarılan cesetlerin bir çoğunun çıplak olduğu, kafalarında büyük çivilerin olduğu, kemiklerin kırıldığı tespit edilmiş.

 

            Sular alıp götürsün diye dere yatağına topluca gömülen bu cesetlerin bazılarının Qudyal Çayında kaybolduğu tahmin ediliyor.  Gerisi ise bir birileri üzerine yığılmış vaziyette daracık bir alanda bulunmuşlar.

 

            Toplu mezarların hemen yanında ise 2013 yılında açılan bir Soykırım Müzesi oluşturulmuş. Burada da Ermenilerin özellikle Müslüman ve Türk halkına uyguladıkları vahşice katliam ve soykırım girişimleri apaçık bir şekilde gözler önüne serilmiş.

 

            Burada kendilerine alan açmak isteyen Ermeniler sadece Müslüman Türkleri katletmekle kalmamış Yahudileri de katletmişler. Anlatılanlardan Ermeni Hamazasp komutasındaki çete yaklaşık 150 köy ve mahalleyi, 400 aileyi evleriyle birlikte yakıp yıkmışlar. Kaynaklardan Azeri Türklerinin yanı sıra 3 bin kadar Dağ Yahudi`sinin de katledildikleri anlaşılıyor.

 

            1915 yılında Anadolu topraklarında soykırıma başlayan, bazı insanları göçe mecbur eden Ermeniler, bu tarihten başlayarak Türklerin soykırım yaptıkları yalanlarını dünyaya yutturmaya çalışmışlar.

 

            Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bu savaşta öldürülen, evlerinden yurtlarından edilen Ermenilerin olduğunu da biliyoruz. Bazı Ermenilerin yurtlarından, yaşadığımız yerlere göç etmek zorunda kaldıklarını duymuşuz ve eğer doğru ise bunları da tasvip etmiyoruz.

 

            Ancak, gerçeği öğrenmek için Quba’yı ziyaret etmemiz, oradaki mezalimi görmemiz yeterli olacak.

 

            Dilerim arşivler açılır, siyasilerden ziyade tarihçiler tarafından olay objektif olarak irdelenir ve gerçekler daha net bir şekilde dünya kamuoyuna sunulur.

 

            Barış ve huzur dolu yarınlar dileğiyle…

 

 

 

Fahrettin Çelik