Bütün aldatmaların en aşağılık olanıdır kendisine çıkar sağlayıp nüfuz oluşturarak duygusal, sosyal ve ekonomik anlamda kar elde ettiğini sanmak…

Hayat iknalardan ibarettir, sadece duymak istediklerini söyleyerek bir insanı hatta toplumu kandırabilirsiniz, beyin bu konuda yapısı gereği tembelliğe bürünebilir düşünmekten kaçar, aldanacak adaylara duymak istedikleri kelimeleri iletirseniz beyin hiç düşünmeden ve sorgulamadan kabullenir…

Tıpkı aldatılmak gibi aldanışlarda hep olacaktır, saflıktan, sevgiden, iyi niyetli ve anlayışlı olmaktan, hayal dünyasında yaşıyor olmaktan, idealist ve hayatın gerçekleri hakkında yeterli derecede bilgi sahibi olamamaktan kaynaklanan aldanışlar hep olacaktır…

Ayakları bir çukura girdiğinde bu kişileri suçlu kabul edip aldanmasalardı şeklinde diyenlerimiz mutlaka olmuştur, bu haliyle aldatana da pirim vermiş oluruz, toplum olarak üçkâğıtçı olmayı akıllı olmakla eşdeğer tuttuğumuz zaman bütün insanlar aldatmanın bir erdem olduğu düşüncesine kapılıp aldanabilir, hemen hemen herkes aldatan olur, kimseye güven kalmaz, herkes birbirine şüpheyle bakmaya başlar, sonuç itibariyle huzursuzluk, hezeyan, gözyaşı ve hayal kırıklıkları ile dolu bir dünyaya yelken açılması kaçınılmazdır…

Hepimiz hayatın bir yerinde bir şekilde aldatılmışızdır, gün gelir tek bir gülüşe ağızdan bal akan sözcüklere aldanmışızdır, ömür dediğin aldanarak geçmiyor mu zaten, ufacık bir tebessümdür içimize ansızın süzülen, zamanı gelir ve yine unuturuz o anı, aldatırız o gülüşün sahibini, unuturuz o güzelim gamzeyi, artık gülümseyişi değişmiştir aldananın, neden terk eder yürekteki sahibini, neden kandırırız kendimizi, aldanan mı suçlu aldatan mı varın gerisine siz karar verin sevgilerimle…