AHLAK VE DÜRÜSTLÜK SİYASETÇİNİN NAMUSUDUR

AKP, 2002 seçimleri öncesi yayınladığı, Seçim Beyannamesinde “Demokrasi ve Sivil Toplum” başlıklı bölümünde.

AK PARTi, insan haklarına dayanan ve eksiksiz işleyen demokratik bir yönetimin hayata geçirilmesi için sivil toplumun güçlenmesini ve “yönetişim” anlayışı içinde etkili bir kamuoyu denetimini gerekli görmektedir.

A- SİVİL TOPLUMUN GÜÇLENMESİ

AK PARTİ demokrasiyi, halkın geniş boyutlu katılımı ile sürekli geliştirilmesi gereken bir süreç olarak görmektedir. Bu kapsamda, çoğulcu ve katılımcı demokratik siyasal sürecin sivil toplum örgütlerine açılması ve karar verilecek konularda ilgili toplum kesimlerinin görüş ve önerilerinin alınması sağlanacaktır. Sivil toplum kuruluşlarının yönetime daha aktif katılımı ile temsili demokrasinin katılımcı demokrasiye doğru gelişmesi sağlanacaktır.

Böylece vatandaş, sadece seçimden seçime değil, güncel gelişmeler için de iradesini siyasal sürece yansıtma fırsatı kazanacaktır.

Yönetimin demokratikleşmesi, toplumun olduğu kadar, devletin de lehinedir. Devlet demokratikleştikçe halkını yönetme meşruiyeti de güçlenir ve uluslararası alanda saygınlık kazanır. Gücünü halktan ve sivil toplum örgütlerinden alan yönetimlerin, bölgelerinde ve Dünyada etkileri ve pazarlık güçleri artar.

PARTİMİZ, farklı görüş ve kesimleri temsil eden sivil toplum örgütlerine eşit mesafede duracak, sivil toplum örgütleri arasında diyalogu ve işbirliğini destekleyecektir.

AK PARTi, yönetime katılımı engelleyen yasal ve idari etkenleri kaldırarak, kamu yönetimine sivil toplumun daha aktif katılımını sağlayacaktır. İş dünyası, sendikalar, meslek odaları, çiftçi örgütleri ve gönüllü kuruluşların, sorunlarını, hizmet alanlarındaki kamu görevlileri ile birlikte çözmelerini kolaylaştırıcı mekanizmalar geliştirilecektir.

Ülkemizde henüz yeterince örgütlenemeyen sivil toplum, kamu hizmetlerinin yürütülmesinde fazla etkili olamamaktadır. Bu sorunun aşılması için genel kalkınma ve eğitim sürecinde, tüm kesimlerin örgütlenmesi desteklenecek ve kamu bürokrasisi toplumla diyalog içinde ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden yapılandırılacaktır.

AK PARTi, temel yasal düzenlemelerin ve anayasal değişikliklerin yapılmasında, meclisteki sayısal üstünlüğü yeterli olsa bile, mümkün olabilecek en geniş toplumsal mutabakatı arayacaktır.

AK PARTi, çoğulcu demokrasi ve rekabetçi piyasa anlayışının bir gereği olarak, modern toplumlarda doğru bilgi edinme ve denetim görevi yürüten medyanın çoğulcu ve rekabetçi bir yapıda gelişmesini savunur. Kamusal bir hizmetin farklı taraflarını oluşturan siyaset ile medya ilişkisinin, karşılıklı saygıya dayalı bir diyalog içinde yürütülmesinden yanadır” sözünü verdi. (Kaynak: https://www.akparti.org.tr/, AKP 2002 Genel Seçimleri Beyannamesi Tanıtım ve Medya başkanlığı)

Seçmene bu sözleri veren AKP, 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara geldi.

AKP ile MHP, avukatların örgütlü yapısı olan Türkiye Barolar Birliğinin yapılanma ve işleyişini değiştirecek bir çalışma başlattı. İstanbul, Ankara, İzmir baroları başta olmak üzere 80 ilin borusu, görüş ve önerileri alınmadan, Türkiye Barolar Birliğinin yapılanma ve işleyişinde yapılmak istenen değişikliğe itiraz ettiler, karşı çıktılar.

Baro başkanları Ankara’da toplanmak, Anıtkabir’i ziyaret etmek, kendilerine sorulmadan, görüş ve önerileri alınmadan Türkiye Barolar Birliğinin yapılanma ve işleyişinde yapılmak istenen değişikliği görüşmek için, illerinden Ankara’ya yürüyüş başlattı.

  1. Mayıs Tarihinde Ankara’nın girişinde buluşan baro başkanlarının önü, polisler tarafından kesildi. Ankara girmeleri engellendi. Baro başkanları darp edildi.

3 Kasım 2002 seçimlerinde, yönetimin demokratikleşmesi, toplumun olduğu kadar, devletin de lehinedir. Devlet demokratikleştikçe halkını yönetme meşruiyeti de güçlenir ve uluslararası alanda saygınlık kazanır. Gücünü halktan ve sivil toplum örgütlerinden alan yönetimlerin, bölgelerinde ve Dünyada etkileri ve pazarlık güçleri artar diyerek, tek başına iktidara gelen AKP, 18 yıldır iktidarda. AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’ni tek başına aldığı kararlarla yönetiyor. Seçim bildirgesinde verdiği sözlerin tam tersini yaptı.