Bazen öylesine sıkıcı geliyor ki yazmak; onun yerine taş boyayabilirim, puzzle yapabilirim, örgü örebilirim, internette dolaşabilirim, kitap okuyabilirim, yürüyebilirim, yemek yapabilirim, gezmeye gidebilirim, telefonla konuşabilirim, araştırabilirim, köpeklerimizle zaman geçirebilirim… Listeyi daha da kabartabilirim. Kabarttıkça abartmak… Ne kadar yakın.

Yağmurda azalan üye sayısı gibi. Yürüyüşe katılan üye sayısı yağmur dolayısıyla azalınca, bir arkadaş “ çekti “ sözcüğünü kullandı. “ Islanmadıkları halde çeken üyeler “ gibi;”çekmek “sözcüğü küçüldü anlamında kullanıldığı zaman hemen benim aklıma angora kazaklar geliyor. Sıcak suyu görünce küçülen, bebek kazağına dönen; fakat aynı zamanda çok sertleştiği için ancak oyuncak bebeklere giydirilen kazaklar gibi. Ne de olsa bu konuda çok deneyimim var. Sağlık olsun.

Nasıl da hızla geçti gençlik. Hele hiç anlamadığım orta yaşlılık. Bir de bakmışım ki yaşlılığın başına gelip oturmuşum. Bağdaş kurmuş yüreğime HÜZÜN.

Bana kalsa onu da beceremem, yani bağdaş kurmayı. Alışık olmadığım gibi, artık dizlerimdeki kireçlenme de buna izin vermez.

Neyse gelelim daha iç açıcı konulara. Onlar ne ki? Bir an çıkaramadım da(!) Bak imoji koymam gerekse şimdi buraya; bir göz kırpan imoji, arkasından gülen bir imoji, bunun şaka olduğunu anlatır size. Hem daha renkli ve esprili olur değil mi?

Bazen yazmayı unutacağız imojiler yüzünden deyip kullanmaktan özellikle kaçınsam da, şu an pek güzel ve anlamlı geldi bana. Yazmaktan kurtulmak için, kurtuluş yolları aramaya başladım bile. Yolun başındayım henüz. Hiç bulaşmasam mı bu işe? Ne dersiniz?

İşte, topu da size attım. Duygu ve düşüncelerinizi en kısa zamanda bekliyorum. Olumlular tercihimdir. Eee, ne de olsa daha yolun başındayım. Desteğe ihtiyacım var. Ne yazık ki, olumlu geri bildirimler beni daha çok motive ediyor. Olumsuzlar tetikleyici olsa da bazen, çoğu zaman yıldırıcı oluyor benim için. Şu an, yazmaktan yılmamak umuduyla zorluyorum da zorluyorum kendimi. Ha gayret!