Bazları Adıyaman tanıtım günleriyle ilgili olanları çok abarttığımızı söyleseler de, tam tersine daha az yazdığımız kanaatindeyim. Çünkü bu şehir ve insanları için, neler yazılsa ve ne kadar yazılsa azdır. Bir zamanlar, bir dostumuz; “bu memlekete bir çivi çakılsın, isterse avucuma çakılsın” dediğinde, Adıyaman için yapılan ne olursa olsun, ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavramıştık.
“Söz konusu memleketse, gerisi teferruattır” kabilinden, ben de diyorum ki “söz konusu Adıyaman’sa gerisi teferruattır” ne yapsak, ne yazsak, çizsek azdır kanaatindeyim.
Evet, Adıyaman tanıtım günlerindeki izlenimlere kaldığımız yerden devam edelim ve pozitif bir ayrımcılık yaparak, yazdıklarımızı abartılı olarak devam edelim.(Kesinlikle değil, gerçekler neyse, aynısı yazılmıştır)
Açılış esnasında bulunan birçok bakan ve milletvekili devlet kademelerinde görevli ve yetkili seçilmiş ve atanmış onlarca kişi, tekrar tekrar gelerek stantlarımızı ziyaret ediyorlardı. Her stantta mevcut ürünler hakkında bilgi alıyorlardı. Bütün katılımcı bürokratlara, başta Valimiz olmak üzere, Belediye Başkanımız ve Adıyaman’ımızın ileri gelenleri refakat ederek, bilgilendiriyorlardı.
Tanıtım günlerinde en çok şahitlik ettiğimiz güzelliklerden biri de, geçmiş dönemlerde, Adıyaman’da görev yapmış vali, kaymakam, müdür, öğretmen, polis, doktor, mühendis, asker, memurların ve birçok meslek grubundan olanların, stantlara gelerek kendini tanıtmaları, duyduğu memnuniyetlerini dile getirerek, koyu sohbetler etmeleriydi. Herkeste bir şekilde olumlu izler bırakmış olan Adıyaman’da yaşamlarının bir dönemleri, onlara unutulması zor hatıralar bırakmıştı anladığımız kadarıyla.
Naçizane bendeniz de standımıza gelen onlarca yukarıda anlattığım bahse konu kişilerle tanışma şerefine eriştim. Adıyaman’da görev yaptıkları esnada, hala unutamadıkları kişileri ismen söyleyerek, sorarak, hayatta olup olmadıklarını, tanıyıp tanımadığımızı soruyorlardı. Dilimiz döndüğü kadar, tanıdığımız kadarıyla sorularına cevap vermeye çalışıyorduk. Yıllar sonra da olsa insanın unutulmaması, hatırlanması ve sorulması kadar güzel olan başka ne olabilir ki?
Yine kitap meraklısı olan dostlar, birçok yazar, şair ve şiir dostunu tanımamıza vesile olan Adıyaman tanıtım günleri, bu anlamda bizlere çok fazla katkısı olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle kendimizi tanıtarak, güzel dostluklar kurulduğu düşünüyorum.
Enteresan ve çok ilginç bir şey daha anlatmak istiyorum. Standımıza uğrayan birçok insanın Nemrut Dağı’nın Adıyaman’da olduğunu bilmediklerini üzülerek öğrendim. Hadi diğer tarihi, kültürel ve turistik değerlerimizi geçtim; ama dünyanın sekizinci harikası olarak kabul edilen Nemrut Dağ’ının tanınmamasının ve bilinmemesinin bir müsebbibi olarak büyük bir suçluluk duygusu yaşayıp, kendime/kendimize kızdım. Demek ki kendimiz anlatamamışız, demek ki kendi öz değerlerimizi pazarlayamamışız.( Bir de Malatya’ya bu konu da kızarız, Nemrut’u elimizden alıyorlar diye feveran ederiz)
Özellikle Adıyaman’daki çıkan gazetelerin, kimlerin olduğunu, ne kadar çıktığını, meraklısı olan basın mensuplarına, kaç yıldır yayında olduğunu, resmi ilana müstahak olup olmadığını, kaç gazete olduğuyla ilgili bilgiler veriyorduk. Gördüğüm kadarıyla, Adıyaman nüfusu itibarıyla çok gazeteye sahip bir il durumundayız. Çünkü gelenler, öyle söylüyorlardı. “Adıyaman’da bu kadar gazete var mı?” diyerek şaşkınlıklarını dile getiriyorlardı. Doğrusu dudak bükerek, “helâl olsun vallahi” demekten kendini alamıyorlardı. İnternet üzerinden, sosyal medya üzerinden ya da çeşitli şiir sitelerinden, sanal âlemde tanıştığımız birçok şair ve yazarla tanışma fırsatı bulduk ve kendimizi, Adıyaman’ımızla ilgili her türlü bilgi, birikim ve tecrübelerimizi aktarma imkânı bulduk.
İşte şair- yazar Serap Demirtürk (Serap Hoca), Hamit Göksoy, Nesrin Özcan, 83 yaşında olup halen dinç olan İbrahim Sayar amcamız, Mustafa Kıvanç ve henüz Askeri Firar adlı romanı çıkan Hacı Yusuf Doğan, Bilal Sürgeç, Fahrettin Çelik… bunlardan sadece bir kaçı.
AKM’nin yanında fuar alanının bulunması, gecelerin daha hareketli ve renkli geçmesine sebep oluyordu. Her tarafın cıvıl cıvıl insanlarla kaynaması, Adıyamanlı sanatçılarımızın (Adıyaman Harfane Grubu, Kahtalı Hamido, Tuncay Okutan,Mehmet Aslan,Delal Metin,Nurettin Rençber, Popstar Recep Tanyıldız) canlı yayınlarla gelenlere Adıyaman’ımızın yerel müzikler eşliğinde türküler söyleyerek, güzel anlar yaşanmasına ve vakit geçirmeleri için yoğun bir çaba harcayarak, tüm maharetlerini sergiliyorlardı. AKM kapanana kadar, durmadan stantlar arasında sanki Adıyaman’ın Cadde ve sokaklarında dolaşıyormuş gibi bisikletine binerek, kaynamış nohut ve gül şerbeti satan ve Osmanlı kıyafetini giymiş olan Bekir Açıl kardeşimiz ve boyam şerbeti satan Vartolu Yaşar kardeşimizin görüntülerine şahit olup, şaşkınlıkla ve hayretler içerisinde bakanları görünce;  “işte bu iş tamam, artık kendimizi tanıtabildik, insanları Adıyaman’dan haberdar edebildik” diye tebessüm ediyorduk. İnsanların yüzlerindeki o mutlu ifadeyi görebilmek bizler için her şeye değiyordu. Adıyamanlı folklorcular, şehrimize ait sergiledikleri ilginç figürlerle ziyaretçilerin yoğun ilgisine mazhar oldular.
Her zaman ki haliyle, arzı endam ederek, gelen misafirlere yardımcı olmaya çalışan belediye personeli Bülent Doğan’ı anmadan geçemeyeceğim.
Bir o stantta, bir başka stantta giderek, uzun havalar ve türküler okuyan Mehmet Aslan, Dellal Metin’in sesini duyulabiliyorduk.
Arada bir Valimiz Sayın Mahmut Demirtaş’ın stantları tek tek gezerek, bir sıkıntı ve sorun olup olmadığını sorması ya da bizlerin “bir sıkıntı yoktur inşallah sayın valim” deyince; “her şey çok güzle gidiyor” demesi bizleri son derece mutlu ediyordu. Demek ki işler yolunda gidiyor dedirttiriyordu. En küçük bir ayrıntıyı bile önemseyerek geçmeyen, büyük bir performans sergileyen Sayın valimiz Mahmut Demirtaş, Sayın Başkan M.Necip Büyükaslan, belki de fazla görünmeyen en büyük yükün onun taşıdığını ve görevini yerine getirdiğini düşündüğüm kişilerden olan İl Genel Sekreter Yardımcısı Av. Sami IŞIK’a ne kadar teşekkür etsek azdır diyorum.
Stantlar arasındaki sosyal yardımlaşma ve dayanışmalar görülmeye değerdi ve takdir edilesiydi. Herkes birbirine ikramlarda bulunuyor, yardımcı oluyordu. İşte özlenen, beklenen ve olması gereken tablo, görülmek istenen manzara buydu eminim.
Gelenlerin en çok tattıkları ve damak tadı, lezzetini almak istedikleri yiyeceklerin başında kuru üzüm, içeceklerin başında boyam şerbeti ve gül şerbeti geliyordu.
 
… Devam edecek.
Kerim BAYDAK
kbaydak61-artan @hotmail. com