Her yılsonunda, yeni yılı sabırsızlıkla ve heyecanla bekleriz. Hâlbuki her yılla yeni bir yaş daha alırız. Geçen yıllara artık geçmiş diyoruz. Avcısıyla, tatlısıyla geçirdiğimiz günleri artık geride bıraktığımız için seviniriz. Yeni yılın bize, taze, yeni, güzel şeyler getireceğini düşünürüz, umut ederiz.

Öyle bir beklenti içerisine gireriz ki, her arzu, istek ve talebimizi üst perdeden dillendiririz, bekleriz, yaşarız. Herkes kaliteli güzel bir yaşam sürmek ister. Yeni, güzel, olumlu şeyler beklemek elbette güzel/güzeldir, ancak inanç boyutunda baktığımız zaman, alnımıza yazılmış, kaderimiz olan, bize münhasıran yaşayacaklarımız, karşılaşacaklarımız var ki, biz bunların neler olduğunu, olacağını bilemeyiz.

Külli iradenin yanı sıra, biz de cüzi irademizle sadece dua ederiz, bekleriz, olanın en hayırlısı olabileceğini düşünerek, hazırlıklı olur, haktan gelen bir karar olduğunu bilerek, inanarak şükür eder, hamt eder, teşekkür ederiz.

İyi-kötü, acı-tatlı bütün yaşanılanların, söylenilenlerin geride kaldığını, yeni yılda her şeyin iyi olacağı beklentisine girerek, merhaba-hoş geldin der, kutlamalar içerisine gireriz.

Sevinçle yen yıla girersek, bundan sonra güleceğimizi düşünür; gam, keder ve üzüntüyle girersek, bundan sonra ki ömrümüzün pek de iyi gitmeyeceği ahmaklığı içerisine gireriz. Aslında geçen yıl gam, keder ve üzüntülerimizi alıp gitmemiştir, belki de bize miras bırakmıştır. Yeniden aynı şeyleri yaşamayacağımızın garantisi yoktur. Elbette bu kötüdür, ancak iyi olan tarafın da artık ne olduğunu, neyle karşı karşıya olduğumuzun bilincinde oluruz, Artık neyle, nasıl mücadele edeceğimizi hesabını yaparız. Ona göre çözümler üretmeye çalışırız. Kabullenir bir ruh haliyle bize refakat edecek olan olumsuz yönlerimizle mücadele eder, her koşulda direnir, ayakta kalmaya çalışır, ona göre hayatımızı ve kalan ömrümüzü idame ettirmeye çalışırız, çalışmalıyız. Bununla beraber umudumuzu kaybetmeyerek, her yer, zaman, mekân ve şartta hayatı severek, olumlu ve faydalı yönlerini alarak yaşamalıyız. Aksi takdirde, bunlar bizi daha da sıkıntıya sokar. Hayatın mevcut olumlu yönlerini kaybedersek, bize refakat eden bazı şeyler değişmeyeceğinden, yaşamanın bir anlamı kalmıyor. Eğer bunları yaşayamıyorsak, sürekli kafamıza takıyorsak, ah-vah, of-puf ederek strese giriyorsak, umudumuzu kaybediyorsak, ister yedisinde olun, ister yetmişinde olun, inanın ki siz zaten ölmeden ölmüşsünüzdür demektir.

İster yeni yıl olsun, ister süren yıl olsun, umudunuzu kaybetmeden, şartlar ne olursa olsun, hayat devam ediyor. Bir şekilde bu hayatın gereklerini yerine getirerek yaşayacağımız düşüncesiyle hareket ediyor, güzelin, güzelliklerin farkına vararak, olumlu yönlerini alarak kaliteli bir ömür yaşamaya gayret edersiniz, işte o zaman yıllar gelmiş, gelmemiş, o kadar da önemli olmayacaktır.

Unutmayın, insanı ayakta tutan bazı erdemler vardır. Beş parmağın hepsinin birbirinden farklı olacağını bilerek, inanç, iman ve itikat dairesinde düşündüğünüzde ve kabullendiğinizde, umudunuzu kaybetmediğinizde yaşamanın tadına varırsınız. Umudunu kaybederek, farklı arayışlar içerisine girenleri de Allah ıslah etsin, doğruyu, iyiyi göstersin, kurtarsın diyoruz. Biz inanıyoruz ki Rabbim neylerse güzel eyler. Güzel ve güzelliklerle baş başa kalmanız, sağlıklı, mutlu, huzurlu ömürler yaşamanız dileğiyle, yıllara ve yaşlara takılmayınız.

Kerim BAYDAK

[email protected]