Afrika'da çalışan bir Antropolog, bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir ve ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülünün o meyveleri yemek olacağını söyler. 
Onlara "Hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.
O anda bütün çocuklar el ele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler; Bu “UBUNTU” dur. Nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki?
Desmont Tutu UBUNTU’yu şöyle açıklar:
UBUNTU’ya inanan bir insan diğerlerine açıktır, diğerlerine olumludur, diğerleri iyi ve yetenekli olduğunda tehdit altında hissetmez, onun daha büyük bir bütünün parçası olduğunu bilmekten gelen bir özgüveni vardır ve diğerleri aşağılandığında, küçük düştüğünde, zülüme uğradığında ya da ezildiğinde kendini de aşağılanmış hisseder."

Yakın dönemin karşı devrim niyetli güç odakları, iktidar olunca rövanşist hamlelerle cumhuriyetin temel niteliklerini feodal yetersizliklere indirgemiş, seçim adı altında güdülenmiş yığınları kanalize etme yönünde girişimleri hızlandırmıştır. Kurala uygun gibi gözüken, seçilen değil “sadece seçtirme” politikalarıyla aparat gibi kullanılan, muhtaç edilmiş kitleler, bu gün Türkiye için büyük bir sosyolojik dram! Kibir aynasından kendi görüntüsüne sadistçe aşık olan, narsist gibi sosyolojinin tüm renklerini kendi rengine bulamak isteyen bu dönemin Nirvana tutkunu, Türkiye’nin kutsal ortak yönlerini sömürü düzeni için harcamaktan beis görmemektedir! Gün geçtikçe yetinme dürtüsüyle cebelleşen, sürekli daha fazla hükmetmek için cehalet amigolarının enerjisini ruhuna kanalize eden, ve oltasına günün koşullarıyla uygun “YEMİ” biat etmiş kitlesine ÖDÜL-CEZA denklemini kurduran muktedir,  ülkenin temel motivasyonu cumhuriyet kazanımlarını, krallığının “aparatları” haline getirmiştir! 

Ülkenin kurtuluş savaşı ile hedeflediği, Çanakkale savaşı ile sağladığı duygu ve hedef birliği, bu gün siyasi kin ve oligarşi motivasyonuyla evrilen süreç Türkiye’yi bir açmaza doğru götürdüğü artık bir ihtimal değil! Cumhuriyetin feodal toplumu dünyaya entegre etme çabası, karşı devrim hezeyan sahiplerince sabote edilmekte, ülkenin çimentosu sayılan farklılıkların renklerin nefret siyaseti ile belirginleştirilmesi yaşam standartların kalitesini düşürmekte ve kibir siyasetinin güç devşirdikçe kanun ve anayasal problemleri de ortaya çıkardığı görülmesi gereken acı bir reçete! Sorgu yetenekleri körelmiş bireylerin lider kültü etrafında sığıntı düşüncelerle varoluş kaybı yaşaması, eleştirel tutumların sonunu getirmiş, giderek makamını ilahi boyuta taşıyan oligarşi tutkunlarının alanını genişletmiştir! Türkiye’nin cumhuriyet için hedeflediği devrimlerin, feodal tutumlarca sistem dışına itilme cehaletinin vardığı boyut, medeni dünya savunucuları için karanlık bir çağ ve gelecek  nesillerin kalitesine ağır bir darbe olduğu sosyologların incelemesi gereken psikolojik bir dramdır! 

Cumhuriyetin krallığa evriliş süreci  muktedir oligarkların şatafatlı sunumlarıyla toplum morfinlenmiş, kitlelerin sosyoloji için yeni sorunlar ortaya çıkarmasıyla Türkiye nüfus kalitesini düşünce anlamında ileriye taşıyamamıştır! Bağımlı, şartlanmış kişilik yapılarıyla birliktelik ruhunun istismarına sebep olanların, farklı dünyalara sahip bireylere cehaletleriyle gol atma motivasyonu cesaret kazandıkça, ülkenin düşünce çeşitliliğinin  açık hapishanelerde izole standartlara mahkum oluşu, toplumun ortak kültürüne ağır darbe olmuştur. Hayatın her alanında  bireylerin hayatını zorlaştıran liyakatsiz atanmışların biat etme basitliği, toplum için çok zor süreçlerin başlamasına sebep olmuş, devlet ciddiyetinin ve tarihi bağların ağır yara almasına,  nihayetinde gemisini kurtaran kaptan bencilliği UBUNTU YAPMA’nın yerini almıştır! 

Belli standartlara hapsedilmiş, şartlı güdülenmiş yığınların, topyekün kanalize olduğu mecradan anlaşıldığı üzere, kitlenin sığınma çaresizliği, ekonomik acziyet gibi unsurlar, sürü psikolojisinin nedenlerini anlaşılır kıldığı su götürmez bir gerçek! Hayatı  “hayaller ve korkular” içinde ikame eden, ekonomik standartların yükseliş koridoruna giremeyen, sürekli debelenme biçiminde sosyolojiyi renklendirmeyen,  güdümlü, çağdaş dünyanın donanımlı insanlarından habersiz bireyler, oligarklar için malzeme olmaya -araç olmaya- devam etmektedir! UBUNTU yapamayan, hayatı aksatan, demokrasinin özünü birlikteliğe katkılarını önemsemeyen iktidarların cumhuriyetin altını oyuş hikayeleri korkutmaya devam ediyor! Toplumun bir kesimine yönelen nefret unsurları, bireyleri ötekileştirmiş “ONLAR-BUNLAR” salvoları ile farklı inanç ve aidiyetleri terörize eden menfaat kardeşliği, hız kesmeden UBUNTU  yapmanın önüne geçmiş, nesiller nefretle birbirine karşı  zehirletilmiş  ve geleceğin Türkiye’sinde insanlar her an birbirini boğazlayacak etiketlerle hayatın cenderesine atılmıştır! Siyasi hıncı için UBUNTU yapamayan bu günkü iktidar, menfaat ödülleri için açlık oyunları filmiyle  müsemma yarışlar düzenlemiş, güdümlü yığınlara cennet vaadi misali ile ülkenin sosyolojisi mayınlarla heba edilmiştir! Ülke kazanımları tarihi derin acılardan sonra oluşmuşken tek adam hegemonyası birliktelik ruhuyla engellenebilir! Mutlaka UBUNTU…

Seçimler hukuki düzenlemeler yada karar vericilerin Türkiye toplumu için uyguladığı tercihler UBUNTU yapmanın önüne geçmemelidir! Kralların şatafatlı hayatlarını cumhuriyetle ortadan kaldıran kurucu liderin hedeflediği medeni dünyaya erişim olanaklarını  ortadan kaldıranların, cehaletleriyle yaşam standartlarına aşağı çekme gayretleri, bu toprakların kaderi olmamalı! Demokrasinin, anayasanın nimetlerine  el ele ulaşabilmek mümkünken, kralların makyajlı sunumlarına “AV OLMAMAK” eğitimli çağdaş insanların temel düsturu olmalı! Kimse UBUNTU mümkünken sürüden ayrılmamalı! MUTLAKA UBUNTU…
  
DİPNOT:
Neyzen Tevfik 1.dünya savaşında iki gözünü kaybeden bir tanıdığıyla karşılaşır. Tanıdığı sorar: 
--Durumu nasil görüyorsun Tevfik'cigim?. Neyzen "karanlik" diyecekken vazgeçer, 
--Sizin gördüğünüz gibi, diye cevap verir..
Mizahın inceliğin hayattan uzaklaştığı şu günlerde karanlık lale devrinden aydınlığa ulaşmak için MUTLAKA UBUNTU!