Yıl iki bin on yedi, takvim Mart’ın ikisi.

Titredi güzel ilçem, korku sardı herkesi.

Saat on dört on yedi, deprem oldu Samsat’ta,

Sanki yer kabardı da, gökler kesti nefesi…

Gürültü koptu birden, her taraf çatırdadı.

Kaçıştık sağa sola, kapı bize daraldı.

Sonumuz geldi sandık, duaya sarılınca,

Allah korudu bizi, başka kapı var mıydı?

Beş nokta beş şiddeti, ne hale soktu bizi.

Ölüm geldi kapıya, kim sorar halimizi.

Fırat kabardı birden, uyan Hazreti Safvan,

Bize sahip çıkarsın, duyarsın sesimizi...

Okullarda çocuklar, fırladılar yerinden.

Böyle şey görülmedi, sesler geldi derinden

Analar koşuştular, evladını sordular.

Yıkıldı evlerimiz, kim anlar halimizden…

Önce acı çalmıştı, ambulansın sireni.

Duyduk ki ölen yokmuş, atlatmıştık depremi.

Beşik gibi sallandık, dersler aldık depremden,

Kenetlendik milletçe, onarırız her yeri…

Enkazlar temizlenir, sarılır yara bere.

Devletimle övündüm, göğsümü gere gere.

Geldiler dostlarımız, yalnız değildik işte,

Canımız sağ olsun da, maddiyat kara yere…

Samsat Samsat olalı, görmedi böyle bela.

Evleri su basmıştı, böyle düşmedik dara.

Fay hatları kırıldı, aşka geldi toprağım,

Dokuz bin vatandaşı, mahkum etti çadıra…

Tövbe ettik Allah’a, almışız dersimizi.

Biz aciz kullarınız, sınama artık bizi,

Sahabe toprakları, görmesin artık afet,

Sana sığındık Rabbim, duyarsın sesimizi…

Fahrettin Çelik

Adıyaman – 10.03.2017