Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri içerisinde; her yıl, bir önceki yıldan daha geniş katılımlı olarak, sevgi ve kardeşlik ruhuyla Sahabe Safvan b. Muattal (r.a)  mevkiinde kutlandı.

Peygamberimiz, Efendimizi görmüş ve kabri sahih delillerle belli olan iki sahabeden biri olan Sahabe Safvan b.Muattal (r.a) Hazretlerinin medfun olduğu makamı bu yılda yoğun kutlamalara ev sahipliği yaptı. Kardeşçe,  huzur ve barış ortamında, bu lâhuti mekândaki güzel etkinlikler iki gün boyunca devam etti.

Göründüğü kadarıyla her yıl daha da tertipli ve düzenli olmaya gayret ve çaba harcanıyor. Sahabeyi tanıma, tanıtma ve anlama konusunda yıl boyunca yapılan çalışmalar sonucunda; il, il dışı ve yurt dışından binlerce ziyaretçinin ilgisini çekmiş olmalı ki; insanlar buraya akın etmeye başladılar. Gerek araçların plâkalarından, gerekse yabancı insanların bulunmasıyla Sahabe makamı, inanç turizmi bakımından Adıyaman için bir cazibe merkezi olacağından şüphemiz yoktur. Tabi Sahabeyi bir kişi, zümre, cemaat, kurum vs. mal etmediğimiz, enaniyetten uzak Sahabe’nin tüm İslam âlemine ait olduğu düşüncesiyle, üzerimize düşeni bihakkın yaptığımız sürece…

Sahabe mevkiinde geçen yıllara nazaran her konudaki farklılık hemen göze çarpıyordu; ama yine de istenen ve beklenen yeterlilikte miydi? Elbette değildi. Aslında yeni yeni tanınan, değişen ve gelişen sahabe mevkiinde, bazı aksaklıkların ve eksikliklerin olması da gayet doğal!.. Her yerde, her konuda böylesi durumlar ortaya çıkabiliyor.

Hazırlanan program ve katılımcılarla inanç boyutunda ilahi ve Semazen görüntülü çok farklı bir Kutlu Doğum Haftası kutlandı. Kutlamaların Cumartesi olması, Pazar gününün de yoğun olarak ziyaretçilerin Sahabe mevkiine akın etmesine sebep oldu.

Güvenlik güçleri, trafik ve asayiş hizmetleri sundular.

Bu iki günlük ziyaret yoğunluğu bir takım kısmi aksaklıkları da beraberinde getiriyordu.

Gözlemlediğim ve kulak misafiri olduğum kadarıyla;  gelenler, insanlarla araçların iç içe olduklarından şikâyetçiydi.

Kaybolan çocuklar için masa ve anons sistemi oluşturuldu. Adıyaman ve Samsat Belediyesi görevlileri temizlik hizmeti sundular. Kızılay tarafından çadırlar kurularak kan bağışları kabul edildi.

Çeşitli dernek ve kuruluşlar kermesler düzenledi ve esnaflar satışlar yaptılar

Bir türlü, insanlar ayrı bir yere, araçlar ayrı bir yere toplanılamadı. Gelişigüzel, dağınık bir görüntü sergilendiğinden,  düzen sağlamaya çalışan görevlilerle, araç sahipleri arasındaki bir takım münakaşalara şahitlik ettim.

Her zaman olduğu gibi, Sahabe mevkiindeki en büyük sorun araba park yeriydi. Arabalar çok olunca, haliyle uzaklarda bırakmak zorunda kalındı.

Arabası olmayan ziyaretçiler için de büyük bir sıkıntı vardı. Samsat yol ayrımından sonraki, yaklaşık 3 Km’lik yolun, küçük-büyük herkesin gitmek zorunda bırakılmasıydı.

Programda, inşa edilecek külliye için yardım sandıkları kuruldu. KİPTAŞ tarafından yapılması taahhüdünde bulunulan projenin henüz başlamaması ziyaretçiler arasında bazı söylentilerin oluşmasına sebep oluyordu. Gelenler, bir an önce söz konusu projenin hayata geçirilmesini istiyorlardı. Bu kadar çok geciktirilmesine bir anlam veremiyorlar ve ne zaman başlanıp bitirileceğini merak ediyorlardı.

Vatandaşlara düzensiz, rastgele yemek ve içecek ikramlarında bulunuldu.

Bir yanlışlıkta yiyecek-içecek, dini, Sahabe’yi tanıtıcı kitapları ve giyim eşyalarının karışık şekilde satılıyor olmasıydı. Hijyenden uzak, bu karışıklık içerisinde satılan eşyalar, insanların sağlığını tehdit eder nitelikteydi. Sadece bazı kermes eşyalarının stantlarda ve kamelyalarda satılması dikkat çekiyordu.

Bu karışıklık, henüz 9 yaşında olan oğlumun bile dikkatini çekmiş, onun bile sitem etmesine sebep olmuştu. Çünkü Pazar günü eve dönüşte; “baba böyle olursa bir daha buraya gelmeyelim!” diyordu. “Neden oğlum!” diye sorduğumda; “Baksana baba ya! Her şey iç içe satılıyor, ayrı ayrı olması gerekmez mi?” diyordu. Evet, haksız da değildi yani! 9 yaşındaki bir çocuk bunu görebiliyorsa; ya bu işle ilgili olan ve iştigal edenler…

Sanırım eksikliği çok da fazla hissedilmeyen tek şey WC’lerdi. Evet, gerçekten muhtelif yerlere yerleştiren seyyar WC’ler sıkıntılıları gidermede yeterli görünüyordu. Bu fevkalade güzeldi.

Kısmen da olsa organizasyon ve koordinasyon eksikliği olduğundan sitem eden vatandaşlar; aslında en büyük problemin kendilerinden kaynaklandığının farkında değildiler sanki. Belki ufak tefek eksikler vardı; ama ziyaretçilerin ziyaret adabına, erkânına riayet etmemeleri sonucunda, hemen herkesin sitem ettiği gözle görülür aksaklıklar ortaya çıkıyordu.

İlk gün, olası bir olumsuz anında müdahale edecek, itfaiye, ambulans, çevre temizliği yapan Belediye temizlik işçileri ve insanları yardımcı olan Müftülük personeli, Sema-Der görevlilerinin canhıraş gayretleri göze çarpıyordu.

Her şey iyi, güzel, hoşta; bir de insanımızda şu temizlik kültürü olsa, çok daha güzel olacaktı…

İster ziyaret, ister piknik, ister manevi haz almak ve havayı teneffüs etmek amacıyla artık ne derseniz deyin, sahabe mevki ne yazık ki temiz tutulmuyor. Sanırım bu bir eğitim ve kültür meselesi. İnsanlar bu kültürden mahrum olunca; tıpkı ziyaretgâhın çevresinde olduğu gibi, yediklerini karınlarına yemediklerini de etrafa saçıyorlar. Mevcut bütün boşluklar, orman içi, ağaçların altı yemek artıkları, kemik parçaları, naylon poşetler, pet şişeler, atıl durumda olan birçok çöplükten geçilmiyordu. Birinci gün pek farkına varılmasa da özellikle ikinci gün sonuçlarını görmek daha belirgin oluyordu. Aslan bile yattığı yerden belli olurmuş, kaldı ki Yüce dinimiz İslam, kesinlikle temiz olmayı emrediyor. Oysa gelenler bunlardan bihaber olarak, çevrelerini kirletmekte sanki yarışmışlardı.

Her şey insanın kendisinde biter elbet. Çevresini bu derece kirleten bir insan, ne kadar temiz olabilir. Sahibi olduğumuzla övündüğümüz, Peygamberimizin o Sahabe ’sine böyle mi görevimizi ifa edeceğiz. Doğrusu, çevreyi gezdiğimizde kendimden, insanlığımdan utandım. Peygamberimiz, efendimizin yıldız dediği Sahabe’sine lâyık olmadığımızı, lâyıkıyla hareket etmediğimiz kanaatine vardım. Müslüman temiz olmalı, Müslüman temizliğe önem vermeli, çevresini temiz tutmalı…

Umuyorum ki KİPTAŞ’ın söz konusu projeyi hayat geçirecek olmasıyla, Sahabe mevki inanç turizmi açısından daha da cazip hale gelecek, Sahabe’nin bilinmesi, tanınması ve anlaşılması daha da güzel, temiz ve nezih bir atmosferde,  o manevi iklimde daha çok Kutlu Doğum günleri olacaktır.  Gönüllülük esasına dayalı olarak, emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

 

Kerim BAYDAK

[email protected]