1515 Manisa’da doğdu.

5 yaşında babası padişah, kendisi de doğal olarak şehzade oldu.

Devrin en iyi âlimlerinden;

Kur’an,

Fıkıh,

Edebiyat,

Şiir,

Tarih,

Harp,

idare konularında çok iyi bir eğitim aldı.

Hocası onu;

Adil,

Korkusuz,

Zeki,

Devlet-i Aliyye’nin gördüğü en parlak şehzadesi olarak tarif ediyordu.

Manisa Şehzadeliği

18 yaşında Manisa’ya veliaht şehzade gönderildi.

Manisa’da;

Adil, merhametli, dürüst bir yönetim sergiledi.

Rüşvet alan,

Ahaliye zulmeden,

Devletin menfaatlerine ters işler yapanların kellesini aldı.

Halkın derdini dinler,

çözüme kavuşturur,

halk o kadar mutludur ki; bunu duyanlar akın akın Manisa’ya gelmeye başlamış, nüfus hızlı bir şekilde artmıştı.

Bu şehzadelik Amasya, Konya gibi illerde devam etti.

Yönetim tecrübesi artmış,

Ordu,

Halk, Mustafayı çok seviyor, onu padişah olarak görmek için sabırsızlanıyorlardı.

Çünkü Kanuni Sultan Süleyman gibi zaferden zafere koşan cihan imparatorundan sonra ancak bu yerini doldururdu.

Şehzade Mustafa da bu sorumluluğun bilincindeydi.

Babasından sonra padişah olunca yapacaklarını planlıyor,

Tüm dünyada hedeflediği,

adaleti ve huzuru padişahlık makamında gerçekleştirmeyi bekliyordu.

Hırsın Gölgesi

Ama bir sorun vardı. Şehzade Mustafanın Cihan imparatorluğunu herkes isterken, Hürrem Sultan ve damadı Rüstem Paşa istemiyordu.

“İlla benim oğlum olacak” diye beynine yazmıştı bir kere.

Bu çürümüşlük taa o zamanda vardı.

Bu zihniyetlerin anlamadığı, kabullenemedikleri şuydu:

Senin oğlunu bu millet istemiyor, ordu istemiyor, halk istemiyor.

O da; 'İlla benim oğlum olacak' deyip padişahı,

Şehzade Mustafa hakkında olmadık entrikalar ile yalan yanlış sahte belgelerle

devletin bekası için ortadan kaldırılması elzem olduğuna inandırmaya çalıştılar.

Başardılar.

Kanuni Sultan Süleyman kararını verdi:

38 yaşındaki oğlunu öldürtecekti.

Trajik Son

1553 yılıydı.

Kanuni İran üzerine sefere çıktı.

6 Ekim 1553’te Konya Ereğlisi’nde otağını kurdu.

Mustafayı otağa çağırdı.

Şehzade Mustafa masumiyetini simgeleyen beyaz elbisesini giydi, babasının yani padişahın huzuruna çıktı.

Çadırın içerisinde 7 cellat, çoğunluğu sağır ve dilsiz, idam için hazır bekliyordu.

Altısında kurtuldu fakat dönemin pehlivanlarından Zal (Delice) Mahmut Ağa, boynuna kemend (ipek urgan) geçirmeyi başardı ve öldürdü.

“İlla benim oğlum olsun” diyen Hürrem Sultan’ın oğlu, Kanuni’den sonra II. Selim olarak tahta oturdu.

Mustafa İçin Ağıtlar

38 yaşında öldürülen Şehzade Mustafa için padişahlara bile yazılmayan

Destanlar yazıldı,

Mersiyeler söylendi,

Ağıtlar yakıldı.

II. Selim, Şehzade Mustafa’dan çok farklıydı:

Lakabı: Sarı Selim. 'Sarımsakçı Selim' diye anılıyordu,

Eğlence ve içkiye düşkün,

Savaş meydanlarından uzak,

Saray ve haremle meşgul,

Harem ve Keyif meraklısı bir padişahtı.

Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama dönemi de bu dönemde başladı.

Kaybedilen Fırsat

Şehzade Mustafa;

Adil,

Merhametli,

Zeki,

Korkusuz,

Savaşçı,

Halkın ve ordunun sevdiği,

Yılların tecrübesine sahip bir şehzadeydi.

Bunları bilip göz göre göre Şehzade Mustafa yerine,

II. Selim’i padişah yapılırsa,

bedelini tüm Osmanlı ve gelecek nesiller ödemek zorunda kalacaktı, kaldı da.

Eğer Şehzade Mustafa padişah olsaydı, dünya haritası bugün çok farklı olabilirdi.

Belki de:

Filistinde,

Suriyede,

Doğu Türkistan gibi coğrafyalarda bugünkü acılar yaşanmayacaktı.

Ama “liyakat” yerine “kan bağı” tercih edildi.

Koskocaman bir cihan imparatorluğu;

Abim,

Kardeşim,

Kuzenim,

Amcazadem,

Şu akrabam,

Bu akrabam zihniyetiyle çöküp gitti.

Kızıl Elma’ya Ramak Kala

Şehzade Mustafa’nın şehzadelik yaptığı illerin nüfusu,

idare altındaki halkın memnuniyetinin neticesinde artıyordu.

Yüzyıllardır özlemini çektiğimiz ,

Kızıl Elma hedefimizİ gerçekleştirebilecek,

Dünyaya adaleti getirebilecek bir cihan imparatorluğu veliahdının yerine,

kör bir çürümüşlüğün göstergesi olan II. Selim’in tahta çıkmasıyla ertelendi.

Halbuki yüzyıllardır hayalini kurduğumuz

Kızıl Elma hedefine ramak kalmıştı.

Ama taa o zamandada olup,

günümüze kadar süregelen bu kör zihniyet yüzünden,

Kızıl Elma hedefi yüzyıllar ötesine ertelendi.