Kimin il başkanı olacağından çok, nasıl birisi olması gerektiğine bakmak lazım; çünkü asıl mesele makamı doldurmak değil, halkın gönlünü doldurmaktır.

Binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca partilinin sesi ve sorumluluğunu taşıyan; ağır ve kıymetli bir görevdir.

İl başkanlığı makamı sadece bir koltuk değil;

halkla parti arasında kurulan en güçlü köprüdür.

O köprü sağlam değilse, ne halk geçebilir ne de parti yol alabilir.

İl başkanı sadece bir unvan değil;

bir şehrin kaderini taşıyan, binlerce insanın umudunu sırtlayan kişidir.

Unutulmamalıdır ki,

“Taş yerinde ağırdır.”

İl başkanının ağırlığı, koltuğundan değil;

karakterinden, duruşundan ve halkın gönlünde edindiği yerden gelmelidir.

Kibir Siyasetin Zehridir

İl başkanı kibirlenmez.

Çünkü kibir, siyasetin en büyük zehridir. “Kibir dağları aşırmaz, insanı yolda bırakır.”

Halkın arasında olmadan, gönüllere girmeden il başkanlığı yapılmaz.

İl başkanının önceliği;

önce halkın güvenini, sonra genel merkezin güvenirliğini kazanmaktır.

Halkın düğününde de cenazesinde de olacak;

taziyede omuz verecek, dükkânda çay içecek, köyde soba başında oturacak.

Çünkü halkın kalbine girmeyen, sandığa giremez.

Örnek Kişilik

Bir il başkanının taşıması gereken özellikler şunlardır:

- Partiye zarar verecek şaibelerden uzak olmak (mali, ahlaki, siyasi).

- Disiplinli yaşam, güven veren karakter.

- Geçmişi temiz, adı yolsuzluklara karışmamış olmak.

- Komşularında, mahallesinde, semtinde sevilen ve güven duyulan biri olmak.

İl başkanı teşkilatçı olmalıdır.

Örgütünü diri tutacak;

ilçeleri, beldeleri, mahalleleri, sandıkları çok iyi bilecek.

Vefalı olacak;

geçmişte partisine hizmet etmiş, bedel ödemiş, kırılmış kişileri unutmayacak; ziyaret edip istişare ederek sorunları çözecek.

Seçim Meydanı Asıl Ölçüdür

Seçim günü geldiğinde, teşkilatını hazır bir ordu gibi çalıştırmalıdır.

“Yiğit er meydanında belli olur.”

İl başkanı da seçim meydanında kendini gösterir.

Seçim kazandıramayan bir il başkanının koltuğu da hafiftir.

İl başkanı, parti içi gruplaşmalardan uzak, doğrudan halkın sesi, genel merkezin çizgisinde olmalıdır.

Sadakat ve Duruş

İl başkanı sadıktır:

- Önce davasına,

- Sonra genel başkanına,

- En sonunda da halkına.

“Ateş düştüğü yeri yakar.”

İl başkanı halkın düştüğü ateşi hissedecek;

işsizin derdini, gencin hayalini, vatandaşın kurumlardaki sorununu görecek ve çözüm üretecek.

Temiz Teşkilat Temiz Başkanla Başlar

İl başkanı şaibesiz olmak zorundadır.

Adı yolsuzluk, çıkar ya da makam kavgasıyla anılmamalıdır.

Liyakatten ve ehliyetten asla taviz vermemelidir.

Parti, partililerin olmalıdır; akraba ve eş-dost düzeniyle yönetilmemelidir.

“Üzüm üzüme baka baka kararır.”

İl başkanı temiz olursa, teşkilat da temiz kalır.

Tersi olursa, çürüme tabandan tavana yayılır.

Kriz Anında Liderlik

İl başkanı kriz yöneticisidir.

Yangında itfaiye gibi, selde köprü gibi, zor zamanda siper olmalıdır.

“Dost kara günde belli olur.”

İl başkanının değeri de partisi zorlandığında ortaya çıkar.

Sonuçta; il başkanı, koltuğunda oturan değil, sahada koşandır.

Halkla yan yana, dava arkadaşlarıyla omuz omuza, genel merkezle uyum içinde çalışandır.

Çünkü siyaset, masa başında değil; sokakta, pazarda, meydanda yapılır.

Mütevazılık ve Gönül Adamlığı

İl başkanı, “bizden biri” imajı vermelidir.

- Kibirli değil, ulaşılabilir olmalı.

- Tepeden bakan değil; mütevazı, dikkatlice dinleyen olmalı.

- Halkla arasına duvar ören değil; halkın içine karışan olmalı.

İl başkanı, vatandaşın tüm sorunlarını ve çözüm önerilerini şeffaf bir şekilde sorumlu olduğu yerlere ivedilikle sunan kişi olmalıdır.

Yerelde güçlü olacak, ulusal siyasete adam yetiştirecek, seçim başarılarında kritik rol oynayacaktır.

İl başkanı dediğin;

hem davasına, hem halkına, hem de ülkesine hizmet eden;

alnı açık, gönlü temiz, sözü sağlam bir dava adamı ve özellikle de bir Gönül Adamı olmalıdır.

Son Söz

İl başkanı; şehre ruh veren, davaya nefes olan, halka umut taşıyan kişidir.

Unutmayalım: “Görev ehline verilmezse, iş ehli olmayanın elinde heba olur.”