Teknoloji etrafımızı çepeçevre sarıp sarmalamış durumda... Yaşantımızın her alanında bu teknolojik imkânlardan ( düşmanlardan, canavarlardan) soyutlamak mümkün değil.

Diyeceksiniz ki, iyi tarafları yok mudur?

Elbette vardır. Ancak zararları, faydalarından daha çok olduğu kanaatindeyim. Değişen ve gelişen dünyada usulüne uygun kullanılmadığı zaman; hem amacına yönelik olmuyor, hem de sağlığımıza, canımıza, cebimize zarar veriyor.

Özellikle teknolojik velinimet olarak gördüğümüz kredi kartlarının aşırı şekilde tutsağı olmuş durumdayız. Kimse bu zamanda kredi kartı taşımadığını söyleyemeyiz. Muhakkak vardır; ama kullanır, kullanmaz o ayrı bir konu.

Artık günümüzde herkesin cüzdanında bir değil birkaç kredi kartı bulunmaktadır. Bankaların, AVM’lerin sokakta ya da kapalı mekânlarda açtıkları stantlarda, diksiyonu düzgün, ikna kabiliyeti yüksek alımlı bayanlarla ikna ederek, bedava dağıtırcasına verdiği kredi kartları da yaşantımızın ayrılmaz parçaları haline gelmiştir.

Bankalar, marketler, AVM zincirleri kredi kartı ile A’den Z’ye her türlü ürünü, en küçük ve en büyük paralarla alışveriş yapar hale getirmişlerdir. Âdeta nakitle alışveriş yapmayı unuttuk sayılır.

Kime sorarsınız sorun ya da bir ihtiyacınız için para isteyin; eminim ki ceplerinde para olmadıklarına yemin edebilirler. Doğrudur, ceplerinde para yoktur; ama sayısız kredi kartı vardır. Yeminlerinde beis yoktur. Haklılar yani.

Peki, eskiden böyle miydi?

Bizim yaşlarda olanların çocukluğunda durum nasıldı?

Herkesin cebinde para var mıydı, yok muydu?

Olmadığı zaman ne yapılırdı?

Hatırladığım kadarıyla, rahatlıkla hayır diyebilirim. Çünkü cebimizde para olmasa bile; her istediğimizi mahalle bakkalından karşılayabilirdik. Öyle kimseyle arasında da sıkıntı olmazdı. Sağlık bozulmaz, evlilikler bitmez, intiharlar olmaz, yuvalar dağılmaz, sağlımızdan olmazdık.

Henüz büyük marketlerin yaygınlaşmadığı günlerdi onlar ve veresiye defterleri vardı.
Veresiye defterleri olmadan bakkaldan alışveriş yapamazdınız Kimi zaman, eğer güven olayı yoksa Alışveriş yaparken, karşılıklı iki defter kullanılırdı. Siz kendi defterinize, bakkal kendi defterine aynısını yazardı. Maddi durumunuza göre, haftada ya da ayda, belki senede bir gider hesabınızı kapatırdınız.

Aile efradı da alışveriş yapardı, hele çocuklarının anne-babadan izinsiz gidip çikolata, şeker alması ve hesaba yazdırması da mümkün değildi. Bu şekilde dengesiz ve tutarsız harcamalar da önlenmiş olurdu.

Şimdi her çocuğun cebinde onlarca kredi kartı var. “Ödemeyi nasıl yapacaksınız?” derseniz, cevap yok, sessiz kalırlar; ama yine de kullanmaktan geri kalmazlar. Kullanırken güzel de ya ödemeye giderken… İşte her şey o an da ortaya çıkıyor. Tabiri caizse “ak koyun kara koyun ortaya çıkıyor,” her şey orada belli oluyor.

Sonuç fiyasko! Sıkıntı, stres, sağlık problemler, bedensel kayıplar, kavga, döğüş, huzursuzluk, aile içi geçimsizlik, depresyon, intihar… artık adına ne derseniz deyin.

Uzmanların söylemleri, büyüklerin nasihatleri gibi hiçbir şey kar etmiyor. Herkes bildiğini okuyor, cepleri kredi kartlarıyla doluyor.

Dikkatli olmakta yarar var. Belki güzel imkânlar, elbette faydalanılacaktır; ama daha dikkatli olup, amacına ve usulüne uygun kullanmak gerekir düşüncesindeyim. Gerisi size kalmış, yine de takdir sizin, hayat sizin!

 

Kerim BAYDAK

[email protected]