Farkhunda Malikzada (Ferhunde Melikzade)'nın ölümü dünya tarihindeki kara lekelerden biridir.
27 yaşında hayatının baharında inançlarına bağlı ve topluma, dünyaya en faydalı mesleklerden biri olan öğretmen olmayı isteyen Ferhunde Melikzade 19 Mart 2015 tarihinde kabilde türbe ziyaretinde bulunduktan sonra çıkışta Kuran satan bir satıcı ile tartışma yaşadı. Bazı kaynaklar satıcının Kuran sattığını bazıları ise muska sattığını belirtiyor ve Farkhunda'nın son derece inançlarına bağlı olduğu için muska satıcısını muskanın Kuran'da yeri yok diyerek uyarıyor. Bunun üzerine çıkan tartışmadan sonra satıcı Farkhunda'yı tezgahtan kovuyor. 1 ay sonra tekrar aynı türbeye ziyarette bulunan Farkhunda'yı gören muska satıcısı bir kaç kağıt parçasını yakarak Kur'an-ı Kerim içerisine yerleştiriyor ve "Kadın Kur'an'ı yaktı, siz nasıl müslümanlarsınız? Gelin, dinimizi savunun!" diye bağırmaya başlıyor. Satıcının çevredeki kalabalığı Farkhunda'ye karşı kışkırtmasının ardından da toplum için linç girişimine başlıyor.
Linç girişimiyle hunharca şiddete uğrayan Farkhunda, yüksekten atıldı, arabayla üzerinden geçildi ve yakıldı. Olaya seyirci kalan duyarsız kalabalık Farkhunda'nın videosunu çekti onu kurtarmaya çalışmak yerine. İşin en acı tarafı polislerin olaya müdahale etmemesi oldu.
Olay yerinde polis vardı girişimde bulundu ancak özensiz ve isteksiz davrandı Farkhunda'yı kurtarmadı!
Olaydan sonra 49 kişi tutuklanarak Kâbil'de mahkemeye çıkarıldı, bazı görgü tanıkları da Farkhunda'nın Kuran yakmadığını söylediler. 4 günde sonuçlanan davada ilk önce 4 sanık idama mahkûm edildi sonra bunların cezası 20 yıl hapse çevrildi, 8 sanık 16 yıl hapse mahkûm edildi biri daha sonra serbest bırakıldı,18 kişi de suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. Büyük yankı uyandıran bu katliam protesto edildi ve Farkhunda'nın cenazesi kadın hakları eylemcileri tarafından taşındı.
Olaydan sonra Farkhunda'ye bir çok iftira ve yakıştırma yapılmaya çalışıldı. Ku'an-ı Kerim yaktı, akli dengesi yerinde değildi, günahkârdı vs. ancak başta babası ve ailesi bu iftiraların hiç birini kabul etmeyerek kızının arkasında durdu.
(Not: Fotoğraf Alıntıdır)

 İsteyen o anın videosunu youtube'tan izleyebilir. Benim vicdanim el vermediği için videoyu eklemedim ve videosunu açıp izleyemedim.

Atatürk'e sarılın, Atatürk'ün verdiği haklarınıza sahip çıkın, Atatürk'ün kurduğu 'LAİK' Türkiye Cumhuriyeti Devletine sıkı sıkı sarılın sevgili kadınlar. Çünkü yukarıdaki hikayenin canilerinin ruh eşleri ülkemizde de mevcutlar. Korkmayın, bu zihniyete fırsat tanımayın. Unutmayın ki:
Ey kahraman Türk kadını sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın...
Mustafa Kemal Atatürk

Unutmayın ki bizler birer et parcası değil bireyiz, her şeyden önce insanız. Cinsel birer obje değil hayatın tam kendisiyiz. 
Düşünen, konuşan, soran, sorgulayan, herkesle eşit haklara sahip, özgür, bağımsız, kendi kararlarımızı alabilecek bireyleriz. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin kadinlariyiz "HÜRÜZ"

Ekteki 'Kadın ve Yok Oluş'  tablosuna iyi bakın. Yemenli bir sanatçıya ait fotoğraf. 
"Yok oluş - Boushra Almutawakel"
O toplumlarda kadının adı bile yoktur.
AMA BİZ TÜRKÜZ VARIZ VE BURDAYIZ.