Varlığın var iken elinde, herkes kulun kölen.

Züğürt kaldın mı, sen olursun gönüllerde ölen.

***

Genç iken koştun mu her insanın işine,

İnan ki bulamaçta taş gelir dişine.

***

Beş para etmiyor, yaptığın iyilikler.

Hep revaçta kalmış, yapılan kötülükler.

***

Her konuda yardım da, sular gibi çağlarsın.

Sonra da benim gibi, böyle haline ağlarsın.

***

O gün de ben yaptım, bu gün de sen.

Yarın ne yaparsan yap, osun sen.

***

Oldu mu paran pulun, herkes seni seviyor.

Bitti mi her şey, herkes sakız gibi çiğniyor.

***

Verdin mi, yüzüne herkes seni övüyor.

Yoksa mezarda bile arkandan sövüyor.

***

Coştukça duygular, dışarı çıkıyor.

Söylenenlerden, sanma gönül bıkıyor.

***

Hele bak, hal var, haller var, sanma ki muhal var.

Ne diyeceksen de artık, deme yerim dar.

***

Bak hele bak, bir şey görecek misin?

Gönüllerden nasıl silecek misin?

***

Yetti mi artık, daha yazayım mı?

Yoksa daha derinden kazayım mı?

***

Bak işte bugün de bir dostun taziyesindeyiz.

İçeride Kur'an okunuyor ve derin bir iç muhasebe…

Üst katta kadınlar da ağlama sesleri, feryat, figanlar…

Yan komşuda, vur patlasın, çal oynasın kabilinden orkestralı oyun oynamalı düğün var.

Yanı başında mevlitli başka bir düğün var.

Olması gereken bu mu acaba?

Bilemiyorum!

Acaba çok mu vurdumduymaz ve her şeyden bihaberiz.

Kerim BAYDAK

[email protected]