Adıyaman, belki de taziye geleneğini en iyi yerine getiren, sürdüren müstesna illerden biridir.

Adıyaman işadamlarımızdan Sayın Orhan USLU kardeşimizin taziyelerde yemeklerin kaldırılmasıyla ilgili yaptığı öncülük, inşallah hedefine ulaşacaktır, ulaşmasını ben de canı gönülden diliyorum.

İşadamımız, Sayın Orhan USLU, bakın bu konuda ne diyor.

“Adıyaman’ımızın en değerli kültürlerinden olan taziye kültürümüz üç gün yapılarak, aslına uygun bir şekilde devam etmektedir. Bu kardeşlerimiz taziyeleri olduğunda, herkes gibi üzüntüye gark olmanın yanında, bir de taziyeden sonra çevresine göre 5-10-15 bin lira taziye yemeğine borçlanarak, kara kara düşünmektedirler. Geçen gün, taziye yemeği borcunu ödemek için, bindiği arabayı satmak zorunda kalan bir kardeşimizin ahvali, artık bu sorunu dile getirmenin gerekliliğini ortaya koydu. Müftü hocama arz ettiğim gibi, taziye yemeklerinin fakir kardeşlerimizin izzetinin kırılmaması için, zenginlerden başlayarak kaldırılması gerektiğini düşünüyorum...”

Taziyelerde kadın-erkek ayrı olarak evin içinde ağırlama zorluğundan ve sıkıntısından kurtararak, yapılan taziyelevlerinde ağırlanması çok güzel bir gelişme olmuştur . Bu fikri, düşünen, yugulamaya geçirenlerden Allah (CC) razı olsun.Belki evlerde kadın-erkek aynı yerde olmanın olumsuz sakıncaları varken, taziye evlerinde mutfak amaçlı bir bölümde, hem yemek servisi yapılması, hem de gelenlere çay ve benzeri ikramların kolaylığı vardır.

Yemek vakitlerinde taziye evine giderek, yemekten faydalanmaya çalışanlar, bunun için yemek yeme fırsatı kollayanlar, cenaze sahiplerine adeta eziyet ve işkence etmektedirler.

Taziye geleneklerimiz elbette güzel. Ancak cenaze sahiplerinin, vefat etmiş yakınlarına olan son görevlerini mi yerine getiriyorlar, yoksa düğün mü yapıyorlar, karar vermek zor doğrusu. Her yemek vaktinde, yüzlerce kişiye yemek vermek zorunda kalmaları, sonradan kapatılması zor masraflar açmaktadır başlarına. Elbette ölmüşlerinin hayrına, hayır hasenatta bulunmak güzeldir, sevaptır. Ancak taziye sahiplerini perişan edecek derecede sıkıntıya sokmak hoş olmasa gerek. Pekâlâ, bu hayır-hasenatlar taziye sonrasında da yapılabilir, sanırım buna herhangi bir mani de yoktur.

Dinimizce üç günden fazla yas tutulmaması ve taziyesinin devam etmemesini emrettiği halde; günlerce, haftalarca bu geleneğin devam etmesi özellikle maddi durumu iyi olmayanlar için çok sakıncalıdır. Belki yemek, içmek konusunda yakın akrabaları ve dostları gerekli destek amaçlı yardım yapıyorlardır eminim. Ancak yine de, cenaze sahipleri zor durumlara düşebilmektedirler

Arabasını satan, kredi mi çeken, başkalarına borçlanarak taziyeden yüzünün akıyla çıkmaya çalışanlar sonrasında büyük borçların altına giriyorlar. Bunun bir an önce sonlandırılması gerekiyor.

Peki, bize düşen nedir?

Bize düşen, taziye evlerinde, ziyaretlerimizi fazla uzatmamak, konuşmaları ehillerine bırakmak, insanların zamanını alırcasına fazla dengesiz ve tutarsız konuşmamak, okuyacağımız ayet ve sürelerin hakkını vererek layıkıyla okumaktır. En büyük nasihat olan ölüm hakkında tefekkür etmek, geleneğin ruhuna binaen saygılı hareket etmektir.

O acı ve hüzünlü anlarında onlara destek olmak, yalnız olmadıklarını hissettirmektir. Yorgun ve sıkıntılı hallerinde yemek derdine düşmemelerini sağlayarak, cenaze sahiplerine ve denk gelen misafirlerine yemek konusunda üzerimize düşeni yerine getirmeliyiz. Kısa aralıklarla da olsa, birkaç gün ziyaret etmeli, yalnız kalmamalarını sağlamalıyız.

Hâlâ dışardan gelip de bu güzel geleneğimizi görüp imrenerek, özlenesi bir güzellik olduğunu, kendi aralarındaki konuşmalarına şahit olabilirsiniz. Öyleyse gelin bu taziye geleneğimizi aşırıya kaçmadan usulüne uygun devam etmeye gayret gösterelim.

Gerçekten Orhan bey çok doğru ve yerinde söylemlerde bulunuyor. Hak verip, takdir etmemek mümkün değil. Doğal olarak, taziye evlerine katkıda bulunanların bazıları kendilerini bahtiyar addederken, bazıları da kısmen karşı çıkmaktadır.Bazıları da yaptıklarının karşılığını bekliyorlar. Hatta kardeşlerin, akrabaların aralarında çekiştiklerine bile şahit olabilmek mümkündür.

Sayın Orhan USLU’ nun dediği gibi, taziyelerimizde şu çay ve yemek işini de bir an önce kaldıralım. Bu konuda Müftülüğün, Valiliğin ve Belediyenin devreye girmesi gerekiyor. Bunun için ne gerekiyorsa, üzerimize ne düşüyorsa, yerine getirmeliyiz.

Kerim BAYDAK

[email protected]