İnsan olmak, yemek, içmek, uyumaktan ibaret değil elbette.

 

Duygu varsa bir bedende, ruh bedenle bütünleşmişse insanlıktan söz etmek mümkün olabilir.

 

İnsanın doğuştan sahip olduğu bir davranış ta ağlamaktır. Ağlayabilmek erdem, ağlamak bazen kaçınılmaz bir güzelliktir.

 

Ağlamak, yürekte yanan ateşi söndürme girişimidir. Bazen bir zevktir ağlamak, bazen pişmanlık, bazen tövbedir.

 

Ağlamak bir anlamda farkındalığın ve beraberindeki çaresizliğin belirtisidir.

 

Hz. Muhammed (S.A.V) bir hadislerinde, “Ağlamayan gözden, huşû duymayan gönülden sana sığınırım.” derken ağlamanın bazen de hamd ve şükür, şefkat ve acıma anlamına geldiğini anlatıyor insanlığa.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın annesi Tenzile Erdoğan’ın vefatı bir anda gündemin merkezine yerleşti. Bu ülkeye değerli bir insan yetiştiren bir anneye hepimizin minnet borcu olduğunu düşünüyorum.

 

Fatih Camii`nde kılınan cenaze namazının ardından Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez`in `Hakkınızı helal ediyor musunuz?` sorusu sırasında Başbakan Erdoğan gözyaşlarını tutamadı ve ağlamaya başladı.

 

Birçok insan bir yakınının ölümü sırasında ağlar. Burada bir sıra dışılık yok. Ancak, ben Sayın Başbakanın ağlamasında vefayı gördüm.

 

Bir ülkenin Başbakanı, dünyanın gidişatına yön veren bir lider olarak değil de, annesinin çocuğu olarak ağladı.

 

Belki uzun zamandır “annesinin çocuğu” olmaya olan özlem ile ağladı. Ayıpsız, açıkça, özgürce…

 

“Kim ne der” düşüncesine aldırış etmeden, çocukluğundan bu günlere kadar kendisinden hiçbir fedakârlığı esirgemeyen annesine ağladı.

 

Belki de, bir farkındalıkla meydana gelen pişmanlığına ağladı Sayın Başbakan.

 

Mübarek bir annenin çocuğu olmanın mutluluğunun, bir ülkeye Başbakan olmanın mutluluğundan daha yüce olduğu düşüncesini yarattı bende.

 

Nazım Hikmet şiirinde şöyle anlatıyor ölümü;

 

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli

 

Farkına bile varmadan?

 

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli

 

Ayıpsız,

 

Aşikâre,

 

Yağmur misali?

 

Ağlayabilmenin erdemli kişilere has bir özellikle olduğunu düşünüyorum.

 

İster acıma, merhamet, pişmanlık, ister hamd ve şükür niyetiyle olsun, ister sevinçten, ister kederden olsun ağlayabiliyorsa insan, gözün ve kalbin pasını silebiliyor demektir.

 

Ne mutlu yüce Rabbimizin insanlara bahşettiği iyi hasletleri üzerinde taşıyabilenlere…10.10.2011

 

 

Fahrettin Çelik

www.samsathaber.com