Günümüzde insanlar, ne yapmak istiyor, neyi anlatmak istiyor, nasıl anlatmak istiyor, hangi üslubu kullanıyor inanın anlamak çok zorlaştı.

Bir bakıyorsunuz, insan bile diyemeyeceğiniz birçok insan müsveddeleri var ki kendilerini dev aynasında görüyorlar.

Kendisini benlik deryasına kaptıran bu zat-ı muhteremler, birkaç şaşalı ve nefsi okşayıcı söylemden sonra, âdeta kendilerinden geçiyorlar.

Küçük dağları kendilerinin yarattığını( haşa) düşünerek, bütün dünyanın maliki olduğunu sanıyorlar.

İnsan nefsinin esiri olduğu için, birkaç kişi “sensin” diyerek, şeytanî vesveselerle duygu ve düşünce dünyasına girerek, öne çıkartılar mı, hindi gibi kabarıyorlar.

Esas olan insan olmak, adam gibi adam olmak değil midir?

Yoksa üç beş kişinin dolduruşuna gelerek, bütün dünyaya saldırmanın anlamı yoktur.

Basitleşmemek gerekir, “taş yerinde ağırdır” kabilinden kaliteli, saygın ve kabul edilebilir olmak gerekir.

***

Her şeyin bir zamanı var hele biraz sabret,

Olursa nimet, olmazsa hikmet diye farzet.

***

Gürültü var, ses yok.

Fırtına var, yağmur yok.

Ağızlar var, söz yok.

Düşünce var, öz yok.

İstemediğin kadar istediğin çok!

İstediğin kadar istemediğin yok!

***

Eğer ince belli bir bardakta tavşan kanı gibi çaydan  arka arkaya onlarca içiyorsanız, hele bir de yanında zehir zıkkım bir sigara daha bitmemişse; konuşulmamış,  daha konuşulacak çok şeyler var demektir.!!!

***

Ben 25 liraya ayakkabı giyerken,

Çocuklar 250 liraya ayakkabı giyiyorlar.

Sorunca da “marka baba marka” diyorlar.

Hay markanız batsın, .nedir bu merak ve teveccüh!

***

Okula giderken bize 1 lira verirlerdi.

50 kuruşuna bir ekmek alır yerdik, 50 kuruşuna da taksitli olacak bir kitap alırdık.

Şimdiki çocuklara 5-10 lira veriyoruz, yine yetmez diyorlar.

Kitap almak, okumaksa hiç yok..

Neymiş efendim, herkes çok para getiriyormuş!

Vay gençlik, vay vayy!!

 

Kerim BAYDAK