Son günlerin en sıcak konusu sözde Ermeni soykırımı.

ABD Türkiye'yi soykırımcı ilan etti. Bu konu yeni değil özellikle son yıllarda ısıtılıp ısıtılıp ülkenin gündemine getiriliyor.

ABD Başkanı Joe Biden'in 1915'te yaşanan olayları soykırım olarak adlandırması doğru değildir.

Tarihi olaylar hakkında siyasetçiler değil tarihçiler karar vermelidir.

25 Aralık 2011 tarihinde kaleme aldığım, Özgürlükler Ülkesi Fransa'ya Bakın" makalemde aslında konunun özetini aktarmışım.

"

22 Aralık Perşembe günü Sözde Ermeni tasarısı Fransa Ulusal Meclisi tarafından kabul edildi.Ermeni soykırımını inkâr edene 1 yıl hapis ve 45 Bin Euro para cezası verilir" şeklindeki yasa teklifine onay verenler 1789 Fransız Devrimi'nin ruhuna kelepçe vurdular.

Bu ne demek, Fransa'da bilim adamı konuşmayacak, iş adamı konuşmayacak, Sivil Toplum Örgütleri konuşmayacak, gazeteciler, yazarlar konuşmayacak.

Fransa halkı bu durumu kendi özgürlüklerini kısıtladığını görmek zorundadır.

Bir düşüncenin ifade edilmesi, her şeyden önce hapis ve para cezasına çarptırılması Fransa'nın özgür düşünce geleneği ile tamamen çelişen bir durumdur. Bu durum Avrupa İnsan Hakları Evrensel Sözleşmesi'nin 19.maddesi ile de bağlaşmamaktadır.

Hatırlatmak isterim o gün Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye Cumhurbaşkanı Sn.Abdullah Gül'ün telefonuna çıkma zahmetini dahi göstermemesi utanç vericidir diye vurgu yapmıştım.

23 Aralık 2008 tarihli yazımda, " Yapılmak İstenen Ne Özür Kampanyası mı İhanet Kampanyası mı? başlıklı yazıma atfen birkaç şey söylemekte yarar var diye düşünüyorum.

#1915Olayları

" Osmanlı Ermenilerinin 1915'te yaşanan zorunlu göçe tabi tutulmaları gerçekten büyük acılara neden olduğunu biliyoruz. Bu durumu kimsenin reddettiği de yok. Ancak biliyorsunuz I. Dünya Savaşı'nda çok sayıda cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı İmparatorluğu, özellikle Rus işgalinin yaşandığı doğu'da savunmasız kalmanın bedellerini çok ağır ödüyordu.

Bağımsız bir devlet kurma hayalinde olan Ermeni isyancıların Rus ordusunun safında yer almaları Osmanlılara zor anlar yaşatmıştır. Yapılan Sabotaj ve katliamlara karşın Osmanlı idaresini Tehcir Kanu'nu çıkarmaya mecbur etmiştir. Bu olaylar yıllar geçmesine rağmen Türkiye'ye yönelik bir siyasi malzeme ya da siyasi Komplo demek daha doğru .

Türkiye'nin önüne yapılmış bir "soykırım "olarak çıkartılmaktadır.

Bakın burası çok önemli !...

Oysa savaş sonrasında toplanan #ParisKonferansı1919 belgeleri arasında yer alan raporlarda Müslüman halktan 519 Bin kişinin Ermeniler tarafından katledildiğini içeren bilgiler yer alıyor. Yine bu olaya açıklık getirmek bakımından araştırdığım şu örnek de faydalı olacaktır.

Ermeniler tarafından öldürülen 185 mezarda araştırmalar yapan bilim adamı ve Atatürk Üniversitesi Türk Ermeni ilişkileri Araştırma Merkezi müdürü Doç. Dr.Sn.Erol Kürkçüoğlu'nun aslında çok önemli bulduğun bir uyarısını dikkate değer olduğunu düşünüyorum.

" Tehcirden 3 yıl sonra Mondros , 5 yıl sonra Sevr anlaşmaları imzalandı. Bu anlaşmalar Osmanlı'nın yok edilme belgeleridir. Osmanlı bu anlaşmalardaki hiç bir maddenin değiştirilmesini sağlayamamıştır. Eğer 1915'te ve sonrasında Ermenilere yönelik katliamlar olsaydı mutlaka bu anlaşmalara iri harflerle yazılırdı".

Türkiye'yi soykırımla suçlayan ABD'ye Viyetnam'ı hatırlatırım, Kızılderililere,Kore, Kamboçya, Afganistan, Hiroşima ,Irak' a demokrasi götürecekti bir milyon insanın ölümüne neden oldu...Orda yaşanan insanlık dışı olaylar hafızalarda tazedir.

Türkiye muhalefeti ile iktidarı ile el ele vermeli dış politikada etkin olmanın formülünü bulmalıdır. Şimdiye kadar başarılı olamadığımız aşikâr.

Aslında çıkış yolu :

Ululararası saygınlığı olan Atatürk'ün etkin dış politikasını izlemek yeterli olacaktır. 29.04.2021