İçimizde beslediğimiz her türlü duygu, gizlemeye çalıştığımız her türlü his, zamanla alenileşir ve farkına bile varmadan, kendimizden bile saklamaya çalıştığımız bütün düşünce ve hislerimizin ortaya dökülüş anına şahitlik ederiz.
Hayata bir ebeymiş gibi davranmaktan ve yakalanmamaya çalışmaktan yorgun düştüğümüzde, içimizdeki hisler daha da büyür, öyle bir an gelir ki, baş edemeyeceğimiz bir hal alır. Zamanı olsa da olmasa da kendiliğinden ortaya dökülür. Çoğu zaman da istemediğimiz halde, tüm duyguların karmaşasının birbiriyle olan ilginç ahengi içinde kendimizi hayata karşı gereksiz bir dansla meydan okurken buluruz.
Sobelenmekten kaçarken, kendi kendimizi sobelediğimizin farkına bile varmayız ve hayattan kaçma, saklanma ve sığınacak bir liman arama çabamız devam eder. Hayatın içinde var olma yerine kaçmayı seçtiğimiz içindir belki de bütün yaşanılanlar. Belki de kaçmak yerine, hayatın bir parçası olarak devam etmeye karar verdiğimizde ya da içimizdekileri gizlemek ya da onlardan kurtulmak yerine olduğu gibi ortaya çıkarttığımızda düzelecektir her şey...
Ne kadar kaçarsak kaçalım, gizlersek gizleyelim, mutlaka sobeleneceğimiz bir an gelecek ve utanç tohumları ekmektense, gurur tohumlarını yeşertmek olsun gayemiz...
Hayat kendisinden kaçarken ve kendisiyle mücadele ederken, hiç ummadığımız bir yerden vurur zaman zaman, dileğim bu süreçte çok acı çekmeden, örselenmeden, eğilmeden, bükülmeden, alnımızı gere gere durabilmemiz!..
Gökyüzünün engin mavisi altında, kafamızda birbirimizden tamamen farklı düşüncelerle, ama zaman zaman da aynı duygularla sürdüğümüz bu yaşamda, birbirimizden habersiz gökyüzüne bakıp, gülümseyerek, aynı hislere sahibizdir belki de... Sobe!..
Hoşça, dostça, her daim sevgiyle...
(Emine Özel Summak)