Beni yemek için, ne kadar uğraştın, durmadan çalışıp çabaladın.

Bilmez misin ki ağzına sığmazdım, sığsam bile boğazından geçmezdim, geçsem bile mideni darmadağın ederdim.

İstersen yine de dene bakalım!

Galiba akıllanmayacaksın!

***

İçimizden çok şeyler geçer.

Duygular, düşünceler, fikirler, olumsuzluklar, olumlular…

Ancak bunlardan bazılarını, biz istediğimiz zaman dışa yansıtırız.

Bazen dış gelişmeler, baskılar, yönlendirmeler bizi etkiler.

“Ben etkilenmiyorum!” diyene biraz zor rastlarsınız.

Özümüzden, sözümüzden yansıyanlar, dışımızda bizi etkileyenler, bazen bizi biz eder, bazen de bizden eder, ani değişiklikler gösteririz.

Yaşadıklarımızın, yaptıklarımızın, söylediklerimizin, ya ceremesini çekeriz ya da sefasını süreriz.

***

Takılıyorum peşine.

O gidiyor ben gidiyorum, o duruyor ben duruyorum.

Bazen dönüp bakıyor ve göz göze geliyoruz.

Belki korkmam gerekiyor, ama korkmuyorum nedense.

Ne kadar gittim peşinden, bilmiyorum.

Bir ara duruyor, arkasına dönmeden önüne bakıyor.

Ben donup kalıyorum.

Ne olacak, ne yapacak diye.

Meraklanıyorum, öylece bekleşiyoruz.

Hani “delidir ne yasa yeridir” derler ya!

Hah işte, aynen öyle!

Sonunda dönüp bakıyor yüzüme.

“Niye beni takip ediyorsun?” diyor.

“Hiç!!” diyorum.

“Bana bak, deli misin, nesin sen?” diyor, kaşlarını çatarak.

Gülümsüyorum, ama cevap veremiyorum.

Başlıyor konuşmaya.

Öyle şeylerden bahsediyor ki, ağzım açık dinliyorum.

Bakıyor benden bir halt olacağı yok.

Sert sert yüzüme bakarak; “de git ya işine!” deyince irkiliyorum, birkaç adım geriye çekiliyorum.

Korkuyor muyum, ürperiyor muyum, ben de bilmiyorum.

Düşünüyorum, kendimi zorlayarak; “Sahi acaba o mu deli, yoksa ben miyim?”

***

Hayatta olan çok, ne kadarı yaşıyor, ne kadarı yaşantısının gereğini yeterince yerine getirebiliyor?

Kerim BAYDAK

[email protected]