Sevgili kızımın lisede yazdığı bir yazı,saklı hüznü yaşayan yüreklere gelsin.

İnsan bir tek soğukta üşümezmiş; bunu anladım en üzgün anlarımda. Yalnızlıktan da üşünüyormuş, yaşadığım gibi bugün. Ağlamak bir çaresizlik göstergesi ve ben hep ağlıyorum. Geçmişe çare yok. Unutmak gibi imkânım da yok. Geçmiş hep çaresizlik dolu. Yanlışların doğruları götürdüğü gibi anılar. Sevinç kelebek gibi hafif ve kısa ömürlü, acılar paslanmış çivi gibi ağır kalbimizde. Aynı çıkmıyor duygularım kâğıdın üzerine. Gözyaşlarım gibi kimse anlatamaz beni.

İnsanın bir ışığı olmalı yolunu bulması için. Eminim benim de vardır ışığım ama körüm ben göremiyorum bir türlü. Birçok duyguyu aynı anda yaşadığım için konudan konuya hızlı geçişlerim. Keşke her şey anlaşılmaz olsa da onları anlamaya çalışırken bitse ömrümüz. Ama öğle değil işte. Anladığım her şeyde, mutluluğun arkasında saklı bir hüzün. Sesli ağlamak zordur yalnız değilsen. En güzel duaların kalbimizde çığlık attığı gibi aynı. Uyumak kısa süreli bir kaçış rüyaların yaşandığı. Ölüm yaşamayı bilmeyene güzel gelir, benim gibi. Kalbim yoğun duygularla dolu. İçinde bir tek mutluluk ölmüş. Sevinçlerim yalnız, tadı çıkmıyor öyle. Hani en sevdiğin yemeği yerken dilini ısırmak gibi benimkisi. Kısa süreli tadı var ağzımda, sonrası hep acı.

Özgürlük diye bir şey yok dünyada. Bulutlar bile hep belli bir alanda. Ayın güneşten aldığı ışığın yansıması gibi, yüzümdeki gülümsemeler. Sizdeki mutluluğun yansıması bendeki tebessüm. O bile çok geliyor insanlara. İçimdeki tusunami gözümde yalnız bir damla. O damla küçük gelir insanlara, içime girip boğulmadıkça.

HİLAL TUĞBA İLHAN