Vatandaşa şu soruyu sorduğunuzu farzedin, kitap okumak yararlı mı ? Muhtemelen alacağınız cevapların çoğu olumlu yönde olacaktır. Peki bu kadar yararlı olan şey neden önemsenmez ?...Bunu hiç düşündünüz mü ?....
Bakın, bir Japon yılda ortalama 25 kitap okurken,
bir Fransız 7 kitap okurken,
Bir İsviçreli yaklaşık 10 kitap okurken, neden bizde tam bunun tersi!....
Aslında Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri de okumamaktır. Bizde sadece popüler bir yazarın kitaplarını okumak çok okumak zannediliyor.
Eğitim sendikacılarının araştırmasına göre Türkiye'de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap
235. sırada yer almış. Bu oldukça düşündürücüdür.
Şu gerçeği gözardı etmemek gerekir. Bir ülkenin yaşama koşullarını iyileştiremezseniz, o ülkenin okur oranını yükselmesini bekleyemezsiniz.
Bir toplumun aş,iş, ekmek sıkıntısı varken,okumak Onun için ne kadar cazip olur ?....Örneğin geçim sıkıntısı çeken bir aile bireylerinden ne kadar okuma hevesi uyandırabilirsiniz ?...Akşam İşsiz , güçsüz evine dönen bir baba çocuğuna örnek olmak için kanepeye uzanıp rahatlıkla bir kitap okuyabilir mi ?...
Türkiye'nin Eğitim Sistemi zaten başlı başına bir sorun. Türkiye'de eğitim kalitesi düştü. Eğitimi parasallaştırmak için büyük uğraş veriliyor!...
Şu dershane senin ,bu dershane benim yarışı ve eğitim kalitesinin ayaklar altına alındığı bir dönemi yaşıyoruz.
Ne kadar para o kadar eğitim anlayışı : düşünmeyi, üretmeyi ,muhakeme yetimizi yok etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Raporuna göre Türkiye yaşamak için en iyi 79. ülke olarak belirlenmiş. Biz neden her geçen gün geriliyoruz?... Neden bilime önem vermiyoruz, neden bilim insanımızın ününü açmıyoruz ?...Sorunlar yığınına döndük. Ebette sorunlar çözümsüz değildir. Ancak, bu sorunları çözecek irade zayıf.
Biliyorsunuz Makedonya 16 yıl önce Yugoslavya'dan ayrıldı yani yeni kurulan bir ülke.Biz bugün Makedonya'dan daha gerideyiz.
Komşumuz olan Bulgaristan'dan Türkiye'ye koşan insanlar şimdi tekrar Bulgaristan'a gidip ve Bulgaristan pasaportu alıp rahat yaşamak istiyor .
Dikkat ederseniz gelişmiş ülkelerin çoğunda okur yazar oranı yüksektir.
Prof.Dr. Sn. Üstün Dökmen" Küçük Şeyler "adlı kitabında okumanın önemine şöyle vurgu yapıyor ki, ben buna içtenlikle katılıyorum. "Edebiyatları ve evrensel nitelikteki müzikleri güçlü olan toplumların tarihte daha uzun süre ayakta kalacaklarına inanırım. Okumak , toplumların temellerindeki en güçlü taştır. Sn. Dökmen bu kitapta yine okumanın ne kadar önemli olduğuna dair bir anekdot da aktarıyor.
"İkinci Dünya Savaşı sonunda Almanya yerle bir olmuştu. İnsan kaybı da büyüktü. Ancak yirmi yıl sonra Almanya'yı bir sanayi devi olarak ayakta gördük. Bu nasıl oldu ?...Bu durumun birkaç nedeni olabilir. Kanımca bunlardan en önemlisi, Almanya'nın bilgiye dayalı oturmuş bir sistemde iyi eğitim almış insanlara sahip olmasıydı.
Savaş içinde bir grup Alman Amerika'da esir kampına konmuş. İnsan esir kampında ne yapar ?
Galiba yaygın olan şudur: Karamsarlığa kapılır; depresyona girer. Sn. Celal Şengör'den öğrendiğim kadarıyla Almanlar ne yapmışlar biliyor musunuz?...
Esir kampının içinde üniversite kurmuşlar. Rektör, dekan belirlemişler, orijinali Almanca olan , ancak İngilizceye çevrilmiş teknik kitapları edinmişler, tekrar Almancaya çevirip eğitime başlamışlar. Almanya'ya döndüklerinde ellerinde o güne kadar görülmemiş tuhaf diplomalar varmış. Sanırım denklik çalışması yapılmış. Eksik dersler tamamlanmış ve sonuçta hepsi kabul edilmiş.
Koşullar ne kadar zor olursa olsun mutlaka bir çıkış yolu vardır. Evet bir kitap küçük bir şeydir ama bizlere çok şeyler öğretir .
Okuma alışkanlığının ve bilincinin sağlanmasında başta ailede,okulda, Özel sektörde Ve tabii ki devletin tüm kurum ve kuruluşları el ele vererek gerçekleştirebilir .
Bir küçük kitap belki hayatınızda çok büyük şeyler değiştirecektir. Kitap okumanız dileğiyle!....17. 05.2021
Fatma Ulubey
Önemli Not; Bu makalem 21 Ekim 2009 tarihinde kaleme alınmış Adıyaman 'da Olay Gazetesinde yayınlanmıştır.