GAP Gazeteciler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz ve genel yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Lefkoşa’da bulunan Yakın Doğu Üniversitesi’nde incelemelerde bulunduk.
            Hayal ettiğimin çok ötesinde bir üniversite ile karşılaştık. İlk olarak İletişim Fakültesini ziyaret ettik. Buradaki radyo, gazete, televizyon ve fotoğraf stüdyolarını inceledik.
Zaten üniversite, uluslararası alanda sağladığı başarılar, aldığı ödüller ve son yıllarda kat ettiği aşamalar ve çalışmalarla kendini ispatlamış durumda.
İletişim Fakültesi; Gazetecilik, Radyo, Televizyon ve Sinema, Halkla İlişkiler ve Tanıtım ile Görsel İletişim ve Tasarım bölümlerinden oluşuyor.
Tabi burada aynı zamanda dünyaya açılan bir pencere var. İletişim Fakültesindeki öğrenciler bir radyo, bir uydudan yayın yapan uluslararası televizyon, bir gazete ve birde haber ajansında görev alarak hem eğitimlerini sürdürmekte, hem de öğrendiklerini uygulamaktadırlar. Yani işi kitabında değil, mutfağında öğreniyorlar.
            İletişim Fakültesine girdiğimizde bir an duraksadım. Bir okulda mı yoksa bir televizyonda mıyım tereddüt ettim. Ortam pırıl pırıl, tertemiz ve sessiz…
            Değerli rehberimiz, dostumuz Hüseyin Turan Bey’in anlattıklarına göre; Fakültede, birbiriyle data bağlantılı dört adet 80 ve bunlara ilaveten dört adet 50 kişilik derslik, bir adet 40 kişilik bilgisayar Laboratuvarı, 30 bilgisayarlı grafik animasyon ve photoshop Laboratuvarı, 20 kişi kapasiteli bilgisayar tabanlı haber ajansı, bir fotoğraf Laboratuvarı, bir karanlık oda, 200 kişi kapasiteli seyircili ve çok amaçlı planlanmış merkezi rejiye bağlı televizyon stüdyosu ve anfinin yanı sıra, televizyon yayını için yapım ve yönetim imkânlarına sahip iki adet reji ve profesyonel aydınlatma sistemine sahip yayın stüdyosu ve haber merkezinin bulunduğunu öğrendik.
            Televizyon stüdyolarının ses yalıtımı, dizaynı ve teknik donanımı göz kamaştırıyor. Türkiye’deki hatta dünyadaki popüler üniversite veya televizyon kanalında bulunmayan özelliklerde, birkaç adım ilerisi düşünülerek tasarlanmış.
            İletişim Fakültesinden sonra üniversitenin kütüphanesini gezmeye başlıyoruz. Bu kütüphaneye üniversite kütüphanesi demek aslında haksızlık.
            Devlet arşivi de denebilir, teknoloji sergisi de denebilir. Dünyanın en büyük otomasyon sistemine sahip olan kütüphane aynı zamanda bir müzeyi andırıyor. Bilişim odası veya okuma salonu da diyebilirsiniz.
            Tarihi kitaplara dokunmak bile insana huzur veriyor. 1910 yılı öncesine ait 5 bin civarında kitap bu kütüphanedeki raflarda yerini almış. Bir yandan tarihi kitaplar, bir yandan da teknoloji ile donatılmış, dünya standartlarında bir kültür ve bilgi erişim merkezi olan kütüphanede dünyanın en büyük otomasyon sistemi kurulmuş.
Kurulan bu sistemle işyerinizden, evinizden veya bir yolculuk sırasında internet aracılığıyla kütüphane hizmetlerinden faydalanabiliyorsunuz.
Kampüs içerisinde telsiz iletişim hatları ile günün her saatinde bu hizmetlerden faydalanabiliyorsunuz. Kütüphaneler arası İşbirliği Takip Sistemi (KİTS) ile KİTS’e üye kütüphanelerle kitap ve makale ödünç alıp verebiliyor.
15 bin metrekare kapalı alan üzerindeki bu muhteşem eser, 500 bin adet açık raf sisteminde kitap kapasitesine sahip. 17 film izleme kabini bulunuyor ve 12 bireysel ve grup çalışma odası var.
Aynı zamanda bin kişilik 4 amfitiyaro, 350 kişilik Tiyatro sahnesi, 600 kişilik kafeterya ve 600 kişilik çalışma masası bulunuyor.
Üstelik bu akıllara durgunluk veren bilgi hazinesi 24 saat açık ve isteyen her vatandaşa ücretsiz hizmet veriyor.
Bir eğitim kurumunda bu kadar hizmet vermek ancak gönül işi olabilir. Toplumu, ülkesini ve insanlığı sevmenin bir sonucu olarak böyle mükemmel bir eser meydana getirilebilir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bulunan Yakın Doğu Üniversitesindeki sadece İletişim Fakültesi ve kütüphane bile bu okulda okumaya yeterli bir sebep değil mi?
Türkiye’deki bazı kardeşlerime “Ya, boş versene Kıbrıs mezunu” dediğimiz olmuştur. Ne kadar da haksızlık yapmışız. Bu okulda gördüklerimizi, hayretle izlediklerimizi ve duyduğumuz mutlulukları anlatmaya devam edeceğim.
Hayırlı Ramazanlar…
 
Fahrettin Çelik