Cemal Süreya... Kadını böyle anlatıyor.

bir kadını ortadan ikiye böl…

yarısı annedir,

yarısı çocuk,

yarısı sevgili

yarısı aşk...

Nazım Hikmet de kadın için şöyle der: 

"Kimi der ki hamur yoğuran,

Kimi der ki çocuk doğuran..

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal

O benim kollarım, bacaklarım, başım,

Yavrum, annem, karım, kız kardeşim

Hayat arkadaşımdır.."

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele  ve Dayanışma Günüdür! Kadınlarımız adına yazılan bu güzel iki şiirin dörtlükleriyle yazıya giriş yaptım. Evet, şiirler böyle diyor da gerçekler böyle midir?....

Ne yazik ki ülkemizde ve dünyada kadınlarımız her türlü şiddete ,istismara uğruyor ve  öldürülüyor. Gün geçmiyor ki gündeme korkunç bir kadın şiddeti ve cinayeti düşmesin. Bu konuda onlarca yazıya dikkat çektim, yine bu konuya duyarlı olan bazı basın emekçilerimiz de Kadın Cinayetleri konusunda önemli vurgular yaptılar, üzerine kitaplar yazdılar.  Hiç şüphesiz Kadın dernekleri de büyük mücadele verdiler ama ülkemizde üzülerek söylüyorum pek de bir şey değişmedi. Kadına şiddet her yerde!....

Evet; Türkiye'de kadın cinayetinin yaşanmadığı, kadına yönelik  saldırının olmadığı bir gün yok neredeyse!...

Cezaların caydırıcı olmaması ( iyi  halden ya da tahrik gerekçe göstererek  nerdeyse mağduru suçlayacak kararlar veriliyor) toplumun duyarsızlığıyla her geçen gün büyüyor.

Caydırıcı yasalarla beraber devletin, şiddete uğrayan  kadınlar için cinsiyet ayrımcı politikların ve uygulamların sonlandırması gerekir.

Kadına şiddete karşı hazırlanan İstanbul sözleşmesi 29 Kasım 2011 de " Resmi Gazete'de" yayımlanarak yürülüğe girmiş, 6284 sayılı kanun'da 8 Mart 2012 tarihide TBMM tarafında kabul edilmişti.

"6284 sayılı kanuna göre ; 

İstanbul Sözleşmesi, kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak amacını taşıyor. ... İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet konusunda bağlayıcılığa sahip ilk uluslararası sözleşmedir. Buradan da anlaşıldığı gibi  İstanbul sözleşmesi  kadını şiddete karşı koruyacak maddelerdir.( Tabi bir de bu sözleşmenin kaldırılması var gündemde)

#İstanbulSözleşmesiYaşatır

18 yıldır tek gücü elinde bulunduran mevcut AKP iktidarı, Kadına yönelik  şiddetin önlenmesi, kadın cinayetlerinin durdurulması, mağdur kadınların koruma altına alınması ve saldırganların "uzaklaştırma" cezalarının etkin biçimde uygulanması gibi  konularında ne yazık ki etkili adımlar atamadı. 

Kaldı kı kadınlarımızı koruma altında da koruyamıyoruz!....

Ve Çocuklarımızı da!...

KADINA ŞİDDETE HAYIR ÖNERGELERİ NEDEN REDDEDİLDİ?...

Evet bu sorunu yüksek sesle bir kez daha dillendiriyoruz....

Meclis'te muhalefet partileri 

 kadına şiddet konusunda verdikleri   soru önergeleri iktidar tarafından neden reddedildi? ..

Muhalefet partileri bu konuyu   biraz daha bastırmalılar.  

NE Mİ YAPILMALI?...

- Kadına yönelik şiddeti yoğunlaştıran nedir, yasalardaki boşluk, kadının koruma altındayken bile korumayamadaki zafiyet tüm bunlar derinlemesine araştırılmalı, alınacak önlemler sürekliliği olan ve etkin  önlemler olmalıdır. 

- Kadın onurunu zedeleyen her hareket insan hakları bağlamında ele alınmalıdır. 

- Kadına hem şiddet hem cinayet olaylarındaki cezalar ağırlaştırılmalıdır. 

- Kadın Sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve hatta belediyelerin de bu konuda kadın istihdamını artıran, kadınların ekonomik koşullarını iyileştiren projelere daha çok imza atmaları gerekir.

-Kadına yönelik şiddete ortak olmadan , seyirci kalmadan  el ele verip üzerimize düşen görevi yapalım.

Evde, işyerinde, sokakta  şiddete son!

Kadınlarımız aslında yaşamımızın her alanına  dokunan, işleyendir!.... 

#25KasımKadınaSiddeteHayır  #25KasımKadınaŞiddetleMücadeleGünü

Fatma Ulubey