Rejimin kalitesini düşüren, ülkeyi her alanda liyakatsizliğin esaretine mahkum eden motivasyonların giderek cesaret bulması, ülkenin yeniden bir “kurtuluş reçetesine” ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Sosyal tabakaların tüm katmanlarında görülen geriye gidiş hali, seçimlerle ortaya çıkan hazin tablolar ve kitlelerin duyarsız kaderci hastalıkları, oligarklara teslim edilmiş bir Türkiye’nin fotoğrafını yansıtmış edinilen bu avantajlarla halka “iyi hal bindirimlerinin” ardı arkası kesilmez bir hale gelmiştir.
İyi halden kadın cinayetlerinin indirim kampanyalarına meze yapıldığı şu ironik dönemde, her alanda görülen cehalet adımları karşısında, liyakat unsurlarının suskunluğu, topluma bindirimlerin dozunu artırmıştır. Çağın niteliklerinden yoksun, teknolojik gelişmelerin müşterisi olan künyeyle, dünya standartlarını ilahi yakarışlarla edinmeye çalışan, bloklara ayrılmış siyaseti kutuplaştırıp, ikballeri uğruna dönemine göre kostümler giyen oligark ruhlu muktedirlerin, donanım yönden zayıf halka “iyi halden bindirimleri” ışıltılı gözlerden devam ediyor!
Feodal toplum etiketinin sosyolojideki belirleyici etkisi, sanayi devriminin es geçilmesiyle yaratılan çok katmanlı gelir adaletsizlikleri ve bununla paralel yürüyen eğitimdeki sorunlar yumağıyla “istenen toplum olamayan, tarihi hatalar tekerrüründeki Türkiye” halı altına süpürülen sorunlarıyla giderek üçüncü dünya ülkesi olma yolunda cesaretle ilerliyor. Değer üretmeyen süreçlerin toplum katmanlarını nitelik açısından dünya standartlarıyla kıyas edecek kaliteye yükseltememesi, birbirine benzeyen jenerasyonları ortaya çıkarmış, toplum mozaiğinin sıçrama yapacak bireylerini de silik hale getirmiştir. Devlet olma kalitesinin her halinden “İNDİRİM” yapıp, liyakatsizler vasıtasıyla toplum katmanlarına uygulanan baskı neticesinde, ülke gelişim motivasyonları, sadaka kültürüne alışmış bireylerin insafına terk edilmiştir. Hakikatlerin can yakmadığı, uygulanan haksızların kimsenin umurunda olmadığı, düşünen toplum profilinin nargile sefalarında üfürülen dumanlarla cadde ve sokak profillerini giderek laçkalaştığı bir sosyal “GERİ GİDİŞ BİNDİRİMİ” nedeniyle muassır medeniyet hedefi ağır yara almış, lale devri manzaralarıyla cehaletin kutsanması alenileşmiştir.
Kitlelerin düşünüş biçimi üzerinde uygulanan makyajlar nedeniyle, bireylerin içinde bulunduğu kalıplaşmış yapılar, sosyal dönüşümlerini ertelemiş, çıkar birlikleliklerinden yoksun kalacağı endişesiyle sürü psikolojisine esir edilmiş yığınların sorgulama kabiliyetleri arttırılamadığı sürece, “İYİ HAL BİNDİRİMLERİNE” yenilerinin ekleneceği gerçeği aşikardır. Yükü giderek bindirimlerle arttırılan sabır barajlarının kutuplaşmış siyasetle birlikte ani sosyal patlamalara zemin hazırladığı gerçeği akılda tutulmalı hukukun işlerliği ilkesi oligark muktedirlere hatırlatılmalıdır.
Suskun, bezmiş, sürekli bekler durumda olan niteliksiz yığınların, yaşam kalitelerinden alınan her tuğlanın, sosyal katmanları çağın gerisine attığı varsayımına eğilmemiz şart! Uzuvları köreltilmiş, duruma göre kostüm giydirilen, sahada mankurtlaştırılmış hamurumsu taraftarlarla her türlü liyakatsizliğin üstünü örten niteliksiz güç oluşumlarının çağın vebası haline gelmesi Türkiye’nin hayati unsurlarını tahrip etmiştir. Şu halde ülkenin acilen partiler üstü bir oluşumla seçimler yoluyla ülkenin tekrar kurtarılması gençliğe hitabenin vasiyetidir. Ülkenin düşünen sorgulayan hukuka inanmış liyakatli bireylerince oluşturulmuş bir ara hükümete ihtiyacı vardır. Bu formülle beyin krizi geçiren Türkiye’nin damarlarına hayat suyu verilebilir. Aksi takrirde İYİ HAL BİNDİRMELERİNE alışmamız şart!
DİPNOT:
Nobugara adlı bir general kendi güçlerinin düşmandan kat kat zayıf olmasına karşın saldırı kararı almıştı. Kendisi zaferden emin olduğu halde askerleri şüphe içindeydi.
Yol üzerindeki bir Shinto tapınağının önünde durdular. General: “Bir süre tapınağa çekilip Karnilerden yardım dileyeceğim. Sonra da yazı tura atacağım. Yazı gelirse kazanırız, ancak tura gelirse kaybedeceğiz demektir. Artık kaderin elleri arasındayız.” deyip tapınağa girdi. Bir süre dua eden Nobunaga dışarı çıktı ve eline madeni bir para alıp havaya attı. Yazı gelmişti. Askerlerin morali düzeldi. Savaşçılar kazanacaklarını bilerek tüm güçleriyle zafere koştular ve şaşılacak bir süre içinde düşmanı yendiler.
Zaferden sonra yaveri generalin yanına gelip heyecanla: “Demek ki kimse kaderi değiştiremezmiş. İşte bunu ispatladınız.”
General elinde tuttuğu hileli parayı göstererek sadece: “Kim bilir?” demekle yetindi.
EZBERLERLE AYNI DÖNGÜNÜN İÇİNDEN ÇIKILMAZ! ÜLKENİN YENİ BİR REÇETEYE İHTİYACI VAR…