İSTANBUL SEÇİMLERİ İYİ OKUNMALI!

İstanbul  yerel seçimleri üzerine çok yazıldı,çizildi.  Gecikmeli  olarak bu yazıyı kaleme alıyorum. 
Sandıklar açılır açılmaz,
Demokrasi kazandı,
Adalet Kazandı
13 Bin olan oy farkı  18 Binin üzerine  çıktı.
Halk mazbatası elinden alınan seçilmiş Belediye Başkanını  sandıkta zaferle çıkardı.
Toplumsal duyarlılık kazandı

Halk 31  Martta kendi iradesini yok sayanlara 23  Haziran’da Egemenliğin Kayıtsız, Şartsız Millete ait olduğunu bir  kez daha göstermiş oldu.

Bu seçimde Millet ittifakı kazandı.
Bu seçimler ülkemizi siyasi açıdan siyaseti yeniden tanımlama,yorumlama, yeniden gözden geçirme fırsatı vermiştir.
Bir şehirde sadece Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi ilk kez yapıldı.
"Millet İttifakı"nın CHP'li adayı Sn. Ekrem İmamoğlu, 85 gün arayla ikinci kez İstanbul Belediye Başkanı seçildi.
Üstelik  İmamoğlu bu kez yüzde 9'luk gibi çok açık bir farkla kazandı İstanbul'u.

Bu seçimde görüldü ki, 
31 Mart'ta AKP adayı Sn.  Binali Yıldırım'a oy atan seçmenin önemli bir kesimi de bu  kez fikrini değiştirdi ve oyunu Sn. Ekrem  İmamoğlu'na verdi.
Peki;
Halk Sn.Ekrem İmamoğlu'nu neden tercih etti? CHP lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu 'nun yapıcı birleştirici siyaseti hiç şüphesiz  bu sürece damgasını vurdu.
Sn. Kılıçdaroğlu'nun, "uzun süredir aklımdaydı" dediği Beylikdüzü Belediye Başkanı Sn.Ekrem Imamoğlu"nu parti içindeki muhalefete rağmen  dirayetli duruşu, aday profilinin ne kadar doğru olduğu  taktire şayandır
Başka bir deyişle;

31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin başarısının altında, 16 Nisan referandumu öncesinde Sn.Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde yürütülen stratejik siyaset mühendisliğinin ustalığı yatmaktadır.
31 Mart da Demokrasiden yana tavır sergileyen HDP,  İstanbul seçimlerinin tekrarı ile birlikte bu tavrını sürdürmekle birlikte aktif olarak kendi seçmenini konsolide ederek son derece politik bir süreç yönetmiştir. Yani İstanbul özelinde Türkiye 23 Haziran’da; asgari müştereklerde birleşerek Demokratik Hukuk Devleti özlemini iradesiyle beyan etmiştir. Bu politik söylem yine Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun: “Ekrem İmamoğlu artık sadece CHP’nin değil, bütün İstanbulluların adayıdır”. Sözleriyle yeni bir boyuta taşınmıştır.

İstanbul'u son 25 yıldır yöneten bir siyasi anlayış iflas etmiştir.  Ayrıca ülkeyi tek başına 17 yıldır  yöneten  AKP iktidarının ayrıştırıcı politikaları ve siyasi söylemleri   toplumun hassas noktalarına vurgu yapan davranışları,"Imamoğlu"nun  yarattığı algı da  bir anda siyasetini öne çıkardı .
Ve unutulmasın ki; CHP ve İYİ Parti'nin AKP'ye karşı halkın önüne çıkardığı Sn. İmamoğlu, yalnızca Sosyo-Politik duruşuyla değil, kişisel davranışlarıyla da kitleler arasında büyük kabul gördü, büyük heyecan yarattı. Ve İmamoğlu rüzgarı dalga dalga yayıldı.

Ekonomisi kötüye giden ülkemiz, umutsuzluğa kapılan halk  "Herşey çok güzel olacak"sloganıyla adeta kucaklaştı. Bu slogan halka umut verdi. 

 "Millet İttifakı"nın adayı için  önemli bir avantaj haline geldi...İşte 23 Haziran'da Ekrem İmamoğlu'nun "Millet İttifakı" adayı olmasıyla başlayan sürece kadar Türkiye yalnızca ekonomik açıdan değil, Sosyo-Kültürel politik açıdan ve en önemlisi Laik Cumhuriyetin yıpratılması bakımından da halkın içten içe sessiz tepkisi ve öfkesini  sandığa yansımasına neden oldu.

CHP ve İYİ Parti'nin  güçbirliği ile yaydığı olumlu hava ile birlikte  " Saadet'ten,  HDP'den MHP'ye ve hatta  AKP'lilere kadar ortaya çıkan "tepkiler  İmamoğlu'nun başarısına başarı katmıştır. 
Artı yolsuzluklar, adam kayırma, ekonominin çökmesi  işsizlik, yoksulluk ,gelecek kaygısı,siyasi iktidarın iç ve dış politikada başarılı olamayışı muhalefete, halka "umut" olma kapısını araladı.

Halk Sn. İmamağlu'nun üslubunu sevdi,yaklaşımını sevdi. 
Öncelikle şunu söylemek gerekirki;
31 Mart'ta, aynı zarftan çıkan 4 oy pusulasından sadece 1 tanesinde usulsüzlük olduğuna seçmen inanmadı.

Seçmen, mazbatası elinden alınan İmamoğlu'nun mağdur edildiğine inandı ve  hakkını teslim etti.

31 Mart'ta kendi partilerine oy atan Saadet Partililer'in önemli bir kısmı bu kez, İmamoğlu'na oy verip, "Cumhur İttifakı"nın adayı Sn.Binali Yıldırım'ı bozguna uğratan bir başka faktör oldu.
Diğer bir faktör;
İktidara yakın medyanın, günlerce Sn.İmamoğlu aleyhine yaptığı çirkin yayınların, seçmen kitlesi üzerinde ters etki yaptığı görüldü.

Bir diğer  faktör, 
İstanbul Belediyesi'ndeki harcama, yolsuzluk, usulsüzlük, bankamatik personeli, fazla araç kullanımı, Vakıflar'a yardımlar, şirket zararları , milyonlarca liralık ihale iddiaları, seçmen tarafından gözden kaçmadı.  

 YSK’nın seçimi iptal etmenin gerekçeli kararı; Sandık kurullarında devlet memuru olmayanların görevlendirilmesi,fetöcü iddiaları vs.
Ve seçmenlerin kafasında oluşan soru,

Peki Sandık kurulunu oluşturanlar kimdi? Devletin tüm gücünü elinde bulunduranlar böyle bir yapının oluşmasına neden izin verdi? Seçmen tüm bu olanlara itibar etmedi ,tüm  bu çelişkileri  sorgulayarak sandığa gitti .
Ve halkın değişim gücünün nelere kadir olduğuna hep beraber tanık oldu. 

İstanbul'da halk kazandı.
Muhalefet halkın umudunu ileriye taşıması açısından İstanbul seçimlerini iyi okumalı...
Ve şimdi yapılması gereken Türkiye'nin öncelikli çözülmesi gereken sorunlara odaklanmak. Demokrasiyi içselleştirmek,  İçerde ve dışarda güçlü bir ülke olmak. 13.07.2019
Fatma Ulubey