Coronavirüs ile mücadele ettiğimiz şu günlerde Meclis'te İnfaz Yasası üzerine hararetli konuşmalar yapılıyor.
Koronavirüsün hızla yayılması, cezaevlerinin doluluğu nedeniyle virüs görülmeden 100 Bin civarında mahkumun tahliye edilmesi düşünüldüğünü biliyoruz. Ceza İnfaz Sisteminde yapılacak yeni uygulamalarla cezalarda belli oranda indirime gidilmesi hedefleniyor. Terör örgütü, cinsel istismar, uyuşturucu ve mükerrer suçlar dışındaki tüm suçlar için yapılacak yeni düzenleme ile tahliye edilecek mahkum sayısının arttırılması hedefleniyor, fakat İnfaz Yasası toplumun beklentilerine cevap verecek şekilde değildir. Meclis konuşmalarını dinlerken, mevcut iktidarın her zaman olduğu gibi toplumdan tartışılmadan, olgunlaşmadan bir oldu bittiyle yasayı geçirmek istediğine tanık oluyoruz.
Hukukçu değilim, ancak bu konunun ehemmiyeti açısından bir hukukçu diliyle, hasasiyetiyle konuya önemli vurgular yapan, Adıyaman ilimizin sorunlarını Mecliste cesurca dile getiren CHP Adıyaman Milletvekilimiz Sn. Abdurrahman Tutdere'nin bu İnfaz yasası ile ilgili benim de önemli bulduğum açıklamalarına dikkatinizi çekmek isterim.
Sn. Tutdere; "Teklifin her ne kadar içerik olarak infaz yasasında değişiklik öngören yasa olarak adlandırılsa da özel af niteliğinde olduğunu, ancak yıllardan beri halkta büyük bir beklenti yaratan bu teklifin kamuoyunun talep ve beklentilerini karşılamaktan uzak olduğunu, teklife bakıldığında Adil ve vicdani anlamda kamuoyunda ciddi bir tartışma yaratacağı açıktır. Bazı suçlar yönünden infaz süresinin bir kereye mahsus 1/2 oranında düşürülmüş olması ve bazı suçlardan yatan hükümlülerin veya tutukluların bu düzenlemeden istisna tutulması ceza hukukunun temel felsefesi ve anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Ceza infaz sitemizdeki adaletsizlikler nedeniyle Türkiye genelinde yaklaşık 355 cezaevinde 300 bine yakın mahpus tutuklu ve hükümlü olarak bulunmaktadır. Bu sayının cezaevleri kapasitesinin yaklaşık 3 katı kadar olması tamamen son dönemlerde uygulanan yanlış politikalar ve infaz sistemimizle hukuk sistemindeki Temel aksaklıklardan temel sorunlardan kaynaklanmaktadır.
Adalet özlemi çeken yüz binlerce insanın bu talepleri karşılanabilirdi. Türkiye’de gerçek anlamda bir sosyal barış ortamı sağlanabilirdi. Ancak iktidar tarafından verilen teklif bu talepleri karşılamaktan uzak olup kısmi bir rahatlama yaratacak, cezaevlerindeki yoğunluğu seyreltecek ancak özünde gerçek anlamda adaleti sağlayamayacak, toplum vicdanını tamamen rahatlatmayacaktır.
Özellikle düşünce suçları yönünden herhangi bir indirimin söz konusu olmaması ve bu düzenlemeden istisna tutulması ciddi anlamda bir handikaptır, bir sorundur.
Fikrini açıklayan, düşüncesini açıklayan, muhalif olan gazeteciler, siyasetçiler ve öğrenciler başta olmak üzere iktidarın yanlış uygulamalarını eleştirdikleri için cezai takibata, soruşturmaya maruz kalan ve akabinde adil yargılanmadan mahkum olan insanların bu taleplerinin karşılanmamış olması gerçekten düşündürücüdür.
Ceza hukukunda temel amaç mahkûmların sosyal hayata tekrar kazandırılması ise burada hükümlüler ve tutuklular arasında ayrımcılık yapılmış olması doğru değildir.
Cezaevinde zor koşullarda bulunan tutuklu ve hükümlerin durumlarına da değinen Sn. Tutdere, “Ülkemiz koronavirüs gibi bir tehditle savaş halindeyken ve özellikle sosyal izolasyonun ön planda olduğu bu süreçte cezaevleri kapasitesinin çok yüksek oranda dolu olması ve insanların cezaevlerinde aynı koğuşta sağlıksız koşullarda birlikte kalmaları bu virüsün cezaevlerinde yayılma riskini oldukça artırmaktadır. En temel hak olan Yaşam Hakkı cezaevinde tutuklu ve hükümlü bulunan insanlar için de geçerlidir. Devlet cezaevinde hükümlü ve tutuklu bulunan bütün vatandaşlarının can güvenliğinden sorumludur. Cezaevlerinde virüs tehdidi ile karşı karşıya olan mahpusların korunması adına da devletin gerekli tedbirleri alması gerekir. Bu devletin anayasal görevidir.”
Adil yargılanma hakkı ile ihlal edilen çok sayıda hükümlü ve tutuklu infaz indiriminden faydalanamıyor
Görüşülmekte olan teklifte genel olarak tüm mahpuslar adil yargılanmış gibi durum söz konusu. Ancak ülkemiz gerçeklerine baktığımızda maalesef böyle bir durum söz konusu değil. Fetöcü hakim savcıların vermiş olduğu kararlar nedeniyle şu anda cezaevinde bulunan kişilerin adil yargılanma hakkından faydalanamadıkları, haklarındaki kararların hukuka uygunluğu tartışmalıdır. Bu ve buna benzer durumda olan kişilere adil yargılanma hakkı veya yeniden yargılanma hakkı da verilmediği için özellikle bunlar hakkındaki kararlar da tartışmalıdır. Ceza infazında yapılabilecek eşitlikçi ve adil bir indirim bu tereddütleri de ortadan kaldıracak, cezaevindeki hükümlü ve tutukluların eşit ve adil bir şekilde bu infazdan yararlanmalarını sağlayacaktır.
Özünde özel af niteliği taşıyan infaz yasasındaki bu değişiklerin hukuk tekniği açısından da tartışmalı olduğunu belirten Sn. Tutdere, “Hukuk tekniği açısından incelendiğinde bu düzenlemelerin önümüzdeki süreçte çok ciddi bir sıkıntıyı beraberinde getireceği tartışmasızdır, kuşkusuzdur. Hukuk bütünlüğü içerisinde olmayan ve evrensel hukuk kuralları göz önünde bulundurularak hazırlanmayan bu yasa teklifinin mevcut haliyle geçmesi sorunu topyekün çözmeyecektir. "Dedi.
Bu paket Kadına şiddet, çocuk istismarı ve Gazetecileri, yazarları kapsıyor mu?
Bakın, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF)Başkanı Sn. Canan Güllü de çekimcelerini şöyle ifade ediyor;"
İnfaz yasasının Meclis’e gelmesinin kadına karşı şiddetle ve çocuk istismarlarıyla mücadele eden insanları derinden yaraladığını, Komisyondan geçen tasarıdaki geçici dokuzuncu madde bizdeki tedirginliği arttırdı.
Neredeyse birebir ilgilendiğimiz bütün mağdurların bize dönmesine neden oldu."
Evet, zor bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde hiç olmazsa eşitlikçi , adaletli, toplumun vicdanını kanatan değil, rahatlatacak yasalara ihtiyaç var diyoruz. Bizi yönetenlere bir kez düşünün diyoruz!...12.04. 2020
Fatma Ulubey