İnanmıyorsanız, O Başka!

Havalar çok sıcak geçiyor.17 saate varan oruç süresi var. Herkes bir şekilde orucunu tutma gayretinde. Sıcak havalarda çalışanlar, klimalı yerlerde çalışanlar, klimasız ortamlarda kendilerine serinleyecek yerler bulmaya çalışanlar…

Gündüzleri dışarıda kalabalıklara pek rastlanılmıyor, ancak akşam olduğunda, sanki yeni bir hayat başlıyor. Gece geç vakitlere, hatta sahura kadar dışarıda geziliyor.

Oruç tutmak zor görünse de sonunda kavuşma ümidi olduğu için, insanı mesut ve bahtiyar ediyor. Çünkü sonuçta kavuşabilme umudu olan her şey güzeldir. Hele ki bu bizleri halk eden Hâkim-i Zülcelal ise ve kat kat mükâfat alabilme müjdesi varsa… Şahsen oruç tutmaktan mutlu oluyorum.

Oruç tutmak İslam’ın en gizli olan ve yerine getirilen şartlarından biridir.

Bir taraftan oruç tutanlar varken, diğer taraftan karşında, yanı başınızda yiyenler ve içenler… Tutarsınız, tutmazsınız, o sizin sorununuz. Ancak Allah’ın(cc) varlığına ve birliğine inanıyorsanız, orucunuzu tutmanız gerekiyor.

“Ben inanmıyorum, ateistim!” diyorsanız, o zaman da, beşeri münasebetlerde insanın insana olan saygısından dolayı, biraz daha saygılı, hürmetli ve hoşgörülü olmak zorundasınız. Malum “Allah’tan (cc) utanmayan insan, kuldan elbette utanmaz”; ama insan haklarına göre de saygılı olmak, karşısındakini rencide etmemek ve rahatsız etmemek gerekir. Oysa oruçlu bir an da, mekânda, pervasızca ve fütursuzca, ifşaata varan alenî utanmazlıklar sergilenmektedir. Belki “her koyun kendi bacağından asılacak” tır; ama unutmayalım ki et kokusu da bütün mahalleyi saracak ve rahatsız edecektir.

Oruç, “ben Müslümanım” diyen herkese farzdır. Nerede, ne zaman ve nasıl olursa olsun, her şart ve zeminde herhangi bir mücbir sebep, dinen bir mahsur yoksa oruç tutmak zorundadır. Artık o mu orucu tutar, yoksa oruç mu onu tutar, bilemem! Zaten her nimetin bir külfeti yok mudur? Her şeyde olduğu gibi, oruç tutmada da istediğini elde etmede, elbette sıkıntılar, zorluklar olacaktır. Önemli olan herhangi bir zayiata sebep olmadan, yüzünün akıyla çıkabilmektir. Cenab-ı Allah’ın bizlere bahşettiklerine karşı, şükrünü bihakkın ifade edebilmektir.

Hamdolsun ki yüce yaratan, mükâfatı kat kat olan bir oruç ibadeti vermiş ki, bizler de bu uğurda serden de geçsek, tutmaktan büyük bir keyif ve zevk alıyoruz. Hamd ve şükrümüzü ifade ediyor ve ortaya koyuyoruz.

Ramazan orucunu tutmaktan büyük bir mutluluk duymamız ve huzur bulmamızın yanı sıra; içimizde, yüreğimizde, kalbimizde bir burukluk mevcut. Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar zulüm altında inim inim inlemektedir. Bu bize derinden yaralamaktadır.

Karşı çıkan da olsa, yanı başımızda saygısız insanlar da olsa, Müslümanlara eziyet ettiklerini düşünenler de olsa, “mazlumun ahının yerde kalmayacağına” inandığımızdan; bir gün onların da cezalarını çekeceklerini düşünüyoruz, inanıyoruz.

Havalar sıcak da olsa, günler uzunda olsa, sonunda kavuşabilmek ümidi olduğu için, her şeye rağmen oruç tutmak çok güzel. Biz biliyoruz ve inanıyoruz ki, oruçta rahmet var, bereket var, biz inanıyoruz bire karşı binlerce sevap verilen oruçta hidayet var, kurtuluş, var. Bazılarına inat, inanmasalar da… Naçizane çok mutluyum ve huzurluyum. Rabbim tutmayanlara nasip etsin. Dualarınız kabul, oruçlarınız makbul olsun.

Kerim Baydak

[email protected]