Canlılar için, en büyük nimet akıldır.

Akıl gitti mi o canlının dengesi değişir.

Akıl yok oldu mu, düşünme, idrak etme, yorumlama ve değerlendirme yetileri ortadan kalkar.

Herkeste akıl vardır.

Herkes, en akıllısının kendisi olduğunu düşünür.

Nedense insan, sahip olduğu nimetleri az görür, önemsemez.

İnsan, sahip olduğu aklıyla dua eder.

Kendisine verilen aklını çok beğenir, hatta başkasına bazı konularda akıl bile verir.

Dua eder, bütün nimetlerin artması için, sürekli dua eder...( Mal, mülk, para, mevki, makam, sağlık, sıhhat…)

Bir türlü aklını artması, ferasetinin artması için hiç dua etmez.

Bir kere beğenmiştir ya!

En akıllısı kendisidir ya!

Gerek var mı, dua etmeye!

Hâlbuki aklı kendisinin yanıldığına, yanıldıklarına vereceği, bulacağı çözümler bulmaya bile yetmez.

Yetmez, ama bu bilmez, ya da kabullenmez, kabullenmek istemez.

***

Bazı ilginç tespitlerim:

1. Kadın veya erkek ya da çocuk, gıda fuarına gidiyor. Gittiği her stantta, yiyeceklere şöyle bir bakıyor, bir müşteri edasıyla: Her yiyecekten bir avuç alıyor, her içecekten biraz tadıyor, "güzelmiş" diyor ve yoluna devam ediyor. Çıktığında karnı doymuş oluyor.

***

2- Kadın veya erkek ya da çocuk tanıtım günlerine gidiyor. Tadımlık ve içimliklere dadanıyor. Bakıyor paralıysa "çok güzelmiş” diyor yok bedavaysa poşetine atıyor. Çıktığında bir poşet dolusuyla evine gidiyor. Hatta bu işe meslek, alışkanlık, huy haline getirenler bile var.

***

3- Kadın veya erkek ya da çocuk kitap fuarına gidiyor. Stantlara tek tek uğruyor, okuyucu edasıyla. "Bedava mı?" diyor, "hayır parayla" denildiğinde; "güzel kitaplarmış, dergi yok mu?" diyor.

Bazı ilginç tespitlerim:

***

4- İster kadın veya erkek ya da çocuk olsun fark etmez.

Giyim mağazalarına girdiklerinde; şunu indir, bunu indir, onu giy, bunu giy derken rafta bir şey kalmaz. Sonra "bana uygun bir şey bulamadım" diyerek çekip gidilir.

Sonrası mı, işte orasını sormayın!!!

***

Fani dünyada en zor iş, yaşamaktır.

Hele hakkını vererek yaşamak, çok çok zor!..

Bazı insanlar, yaşama sıkı sıkıya sarılırken, bırakmamacasına…

Bazı insanlar, yaşamın kendisine sarılmasını beklediklerinden, hep hayal kırıklığın uğramışlar, kalite bir yaşamdan mahrum kalmışlardır.

***

Bazen düşünüyorum da; bilmem nerede bir baş olup, insanları kandıran, kişisel menfaatleri körükleyen, hak, hukuk, adalet mekanizmasını işletememektense, en alta bir fert olmayı tercih ederim.

En azından hesabını vermek kolaydır.

***

Bazı yer, zaman ve mekânlar vardır, siz istediğiniz kadar konuşmalar yapın, sözler söyleyin, tabiri caizse "havanda su dövmüş" gibi olursunuz.

Söylediklerinizin hiç bir Kıymet-i Harbiye’si yoktur, olmayacaktır.

O yüzden, söylediğiniz sözlerin bir değerinin olmadığı yerlerde, susmasını bileceksiniz ve susacaksınız.

***

Hiç bir şey kendiliğinden ortaya çıkmaz, çıkmamıştır.

Bunun için, ciddi bir bilgi, birikim, tecrübe ve alın teri gerekir.

Hiç kimse inanmadığı bir şeyi, yüzünü gizleyerek, maske takarak, yalan, yanlış söyleyerek ikna edemez, karşındakine kabul ettiremez.

Çünkü dille söylenenlerle, yürekten söylenenler hemen fark edilir.

Onun için, sonuçlar da, yapılanlar da farklı oluyor, olabiliyor.

 

Kerim BAYDAK

[email protected]