Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabı X'de yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi, "Son 25 yılın en düşük seviyesine gerileyen işsizlik oranı, Ulusal İstihdam Stratejimiz doğrultusunda hedeflerimize uygun seyrediyor. İşsiz sayısı, bu yılın ilk çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre 183 bin kişi azalarak 2 milyon 884 bin kişiye geriledi. İşsizlik oranı ise bir önceki çeyreğe göre 0,4 puanlık, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre 0,6 puanlık azalış ile %8,2 seviyesinde gerçekleşti" dedi.
Sağlık Bakanlığı’nın bu yıl 3.658 kişilik sürekli işçi alımı, rekor başvuruyla gündeme oturdu.
İşsizlik ve açlık en büyük sorun olarak karşımızda durmaktadır. Adıyaman’da işsizlik ve yoksulluk her geçen gün daha da derinleşiyor. Adıyaman’da ilan edilen 20 kişilik temizlik görevlisi pozisyonu ise 28 bin başvuruyla zirve yaptı.
5 milyon genç ne üretimde ne öğrenimde. Sadece 'beklemede'… Bu sayı sadece işsizlik değil, umutsuzluk verisi. Gençler çalışmıyor çünkü artık hayal kurmuyor. Okumuyor çünkü gelecek göremiyor. İş aramıyor çünkü sistemden dışlanmış hissediyor.
İşsiz sayısı artıyor ama işsizlik düşmüyor Fiyatlar artıyor ama enflasyon düşüyor. Siyasi liderler, Belediye Başkanları, teker teker cezaevine giriyor ama ileri demokrasiye geçiyoruz!... 2024 yılını emekliler yılı ilan ettik, emekliler  ömürlerinin en zor yılını geçirdiler. 2023 hedefleri dedik , 2003 ün gerisine düştük. 
Geniş tanımlı işsizlik oranı %32,2’ye yükselerek rekor kırdı. Ülkemizde şu an, ne yazık ki her üç kişiden biri işsiz.
Türkiye'de işsizlik canavarı büyümeye devam ediyor. Üniversite mezunu gençlerimiz başta olmak üzere milyonlarca yurttaşımız işsizlik batağında... 
17 milyon vatandaşımız, sosyal yardımlarla hayatını sürdürüyor. 4,5 milyon gencimiz ne eğitimde ne de istihdamda. Türkiye ekonomisi, hiç olmadığı kadar zorda. Bu sıkıntılı süreçte çözümü yalnızca yüksek faiz politikalarında aramak; kanserli bir hastayı ağrı kesiciyle tedavi etmeye çalışmaya benziyor. Günü kurtarmaya çalışanlar, yarını heba ediyor. Azınlık bir grubu mutlu edenler, büyük çoğunluğu ekonomik darboğaza sürüklüyor. 
İktidarın hayal dünyasındaki istihdam rakamları, sokaktaki acı gerçekle örtüşmüyor. Geleceğimiz çalınıyor, umutlarımız karartılıyor. Hangisi gerçek yaşadıklarımız mı, söyledikleriniz mi?...