Gün gelir yapılanlar, insanın karşısına dağ gibi dikiliver.

İşte o zaman, vay onların haline!

İnsanların beklentileri karşılanmayınca, her türlü çirkefliği sergileyebiliyorlar.

Yazık!!!

***

Sükûtun olduğu bir ortamda, bir bakıyorsunuz sözler havada uçuşuyor.

Hâlbuki...

***

Ne zaman ki cenazeler arabalara koyulup mezara götürüldü, işte o zaman dostların akıbeti meçhul oldu.

Ne mutlu yaşarken, her sırrını söyleyebileceği, ölürken taşıyacak 4 omuzu olanlara, ne mutlu!

***

Kendilerine güvenemeyip, başkalarını alet ederek, fırıldaklıklar yapanlar var ya, işte bir gün fırıldak gibi döne döne başları dönecek inşallah!

Yapanın yaptıklarının kendisine ne kadar faydası olmuş, bir bilen, bir anlatacak var mı?

İyilik yapanı da, kötülük yapanı da tarih anlatacaktır.

Ne bu saltanat kimseye kalacak, ne de bu zulüm!

Herkes, hak ettiğini alacak, öyle veya böyle!...

***

Ey kendini beğenmiş kibirli zevatlar, Allah (cc) bile sizi sevmez, bilesiniz!

Artık ayağınız denk alın, uyanın, kendinize gelin.

Her gün, bir adım daha ölüme ve mezara yaklaşıyorsunuz.

Biraz akıllı olup, durup düşünmek gerekiyor.

Bir günün, diğerini tutmuyor.

Zaten iki günü bir olan, ziyan da değil midir?

Ama bu öyle değil.

Bu zamanda, "ha dedim, ha demedim!" diyerek, kaymak gibi üste çıkan, üstte kalmak için çaba harcayanlar var.

Daha düne kadar, “buna değdi, buna değmedi!” diyen bazı zevatlar; dönüp dolaşıp aynı karpuz dilimlerini afiyetle yemeye başladılar.

Allah kimseyi ..... zade etmesin!

Fırıldaklık yapan, yuvarlak fırıldaklar, fırıldaklaşmayın ya!

Artık yeter!

Biraz da özünüze dönün, derim.

Kerim BAYDAK

[email protected]