Senin aydınlığında, senin ışığında yürümek varken biz karanlıkta yürümeyi seçtik, sana layık olamadık, senin yaktığın meşaleyi daha yükseğe taşıyamadık, muasır medeniyetler seviyesine çıkmak yerine geçmişle savaştık oysaki geçmiş ders çıkarmak içindi. Tarih tekerrür etmek ya da geçmişimizle kavga etmek için değildi. İstikbal göklerdeydi ama bizler sözlerinin kıymetini kavrayamadık. Kurduğun uçak fabrikalarını kapatanlara göz yumduk. Kurduğun fabrikaları tek tek sattılar sadece seyrettik. Her fabrika bir kaledir dedin biz kalelerimizi yıktırmalarına seyirci kaldık. Sen 1928 de bulaşıcı hastalıklarla mücadele için Refik Saydam Hıfzıssıhha aşı Enstitüsünü kurdun biz onu kökten kapatanlara izleyici olduk. Sen toplumun sağlığı, ülkenin dirliği için tohum ve hayvan ıslahı dedin, yetinmedin vatandaş için örnek çiftlikler kurdun, büyüttün halkı orda eğittin biz senin mirasına sahip çıkamadık, tohumu da hayvanı da ithal ettik çiftçiyi bitirdik üstelik kendi paramızla zehirli tohumlar alıp hem kendimizi hem de toprağımızı zehirledik, hayvanlarımıza antibiyotik yedirdik miras diye gelecek nesillere hastalık bıraktık.

Sen millet refaha ersin diye vergileri düşürdün biz verginin bile vergisini bize ödetenlere sadece sustuk. Sen vatan, millet dedin biz koltuk, makam diyenlere alkış tuttuk. Sen kadının yeri omuzlar üzerinde yükselmektir dedin biz kadını, kadınlığı ayaklar altına alanlara kulak verdik. Sen tek kurşun bile sıkmadan Hatay’ı ana vatana kattın biz elimizdeki Ege adalarını sahip çıkamıyoruz, düşman işgali altında olan adalarımız için bekliyoruz. Gençliğe hitabende yazdığın her şeyi bugün yaşıyoruz. Kurtarıcı bekliyoruz oysaki kurtarıcı beklemeyin kendiniz kurtarıcı olun demiştin.

Sen ne mutlu Türküm diyene dedin biz Türklüğünden utanç duyanları makama getirdik. Sen Atatürk milliyetçiliği, kültür birliği dedin bizler ümmetçilik ve Arapçılık diyenleri tasdik ettik.

Mirasının çar çur edilmesini dizi izler gibi izledik, sustuk. Senin açtığın yolda ilerlemek varken biz ilerleyemedik ülke olarak geriledik. Askeri zaferleri ekonomik zaferlerle taçlandırın dedin yoksa zaferleriniz kalıcı olmaz dedin haklı çıktın. Bir lider olarak gelecek nesli düşündün bizler ise gelecek seçimi düşünenleri seçtik tam da bu sebeple kaybettik, hem bugünümüzü hem de yarınımızı. Sen halka laik eğitim vermek istedin senden sonrakiler gerici eğitimle halkı cahilleştirdi. Sen halkı zengin ettin biz siyasileri. Sen bizi vatandaş yaptın. Saraya kul olmaktan kurtardın, yeter biraz da Allaha kulluk edin dedin, birey yaptın biz ise kula kulluk etmek için birbirimizi yiyiyoruz. Sen aklı ve bilimi rehber alın dedin biz Allah ila aldatanların her Allah diyenin peşinden gidip aklımızı kiraya verdik. Sen tek yol gösterici ilimdir dedin biz 82 sene geçmesine rağmen bıraktığın çizgiden bile gerideyiz. Sen halkçılık, devletçilik dedin biz her şeyi özelleştirdik, babalar gibi satarız diyeni alkışladık. Sen laiklik dedin biz din ile devlet islerini şahsi menfaat için kullananları avuçlarımızın içi şişinceye kadar alkışladık.

En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştı ve biz cahilliği yenemedik, cahile yenik düştük.

Özür dilerim sana layık olamadık. Bu kadar musibete rağmen hala da aklımızı başımıza alabilmiş değiliz. Seninle, mirasınla, ilkelerinle,  gölgenle savaşanları yüklü maaşlarla ödüllendirdik ve ödüllendiriyoruz. Senin sayende gelebildikleri mevkilerden sana saldıranlara elbet bir gün hesap sorulacak. Derdi vatan olanlar elbet senin etrafında toplanacak.

Birgün benim sözlerimle bilim ters düşerse bilimi seçin dedin. Bugün soru bilimden,biyolojiden geldi. Hiçbir sözünle bilimle ters düşmedin. Her zaman yol gösterdin yol gösterici oldun hem bize hem de dünya milletlerine.

Ama söz, sana yemin sana söz açtığın aydınlık yoldan asla ayrılmadım ve ayrılmayacağım. Yeterince sustuk şimdi konuşma vakti, harekete geçme vakti, geç olmadan vatanımıza sahip çıkıp kalkındırma vakti. Yenilmeyeceğiz. Kızların senden ve aziz hatırandan asla ve asla vazgeçmeyecek. Haydi Türkiye hep beraber....

"Eyyyy Büyük Atatürk..!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime and içerim."