Başımız bir türlü belâlardan kurtulmuyor.

Televizyonları açmaktan korkar olduk.

Çocuklarımıza neler olup bittiğini anlatmaktan yorulduk.

Her gün bombalar, patlamalar, katliam gibi ölümler, şahitlerin olduğu üzücü haberleri duymak, artık sıradanlaşmaya başladı.

Daha doğrusu, sıradan hale getirildik maalesef.

FETO, PKK, IŞİD ve daha birçok örgüt, dâhili ve harici düşmanlar…

İçimiz, dışımız, her yanımız düşmanlarla dolmuş durumda.

Dünya beşten büyüktür diyen bir lidere sahibiz; ama başkomutan öyle dedikçe kudurmaya başlıyorlar, daha çok üstümüze gelmeye başlıyorlar.

Çeşitli varyasyonlarla, farklı taşeronlarla ellerinden geleni ardına koymuyorlar.

Hele bir de ülke içindeki destekçilerinden de yardım aldıklarında, kudurdukça kuduruyorlar.

İslam coğrafyasında, Irak ve Suriye’den sonra başı belâdan kurtulamayan ve gittikçe belâları azdırılan ülke, galiba Türkiye deniliyor ve bunu devam ettirmek için her yola başvuruyorlar.

Sebep mi?

Çok sayıda sebep var.

Bildiğini dosdoğru yüzlerine söyleyen karizmatik bir lider…

Kanal İstanbul, dünyanın en büyük Havalimanı, halkın birlik be beraberliğinin sağlanmasını çekemeyenler, İslam liderliğinde atılan adımlar ile sağlanan güven ortamı…

İşte bunun en büyük ispatı ve cevabı da şüphe yok ki 15 Temmuz oldu.

Hayalleri söndü, otoriteleri sarsıldı, büyük güç olma beklentileri yerle yeksan oldu.

Başımıza bir FETO belâsı musallat olmuştu.

Şükürler olsun ki, alnımızın akıyla çıkıldı bu girdaptan.

Aklını, fikrini, zikrini ve düşüncesini kiraya vermiş olan bu FETO belâsına, halk en güzel cevabı verdi.

Her ne kadar Irak, Suriye gibi olunur denilse de, asla onlar gibi olamayız.

Kendi aralarında konuşan iki Suriyeliden biri, “oğlum biz Türkiye’ye geldik de, ya Türkiye de de savaş olsa, bu defa nereye gideceğiz?” derken, diğeri cevap veriyor: “Oğlum Türkler bizim gibi değiller. Biz savaş olunca, ülkemizden kaçtık, ama Türkler asla ülkelerinden kaçmazlar, ya ölürler ya da öldürürler ve bağımsız olurlar” diye cevap veriyor.

İşte bu yüzden,  Irak ve Suriye gibi olmayız, olamayız.

Aslında Suriye gibi olmaktan ziyade, “Suriye neden böyle oldu!” sorusunu cevaplamak daha doğru olsa gerek.

Düşmanınızı iyi tanımak ve ona göre hareket etmek gerek.

 
 

Kerim BAYDAK