Biraz yazmaya ara vereyim diyorum, ama ne mümkün! Ülkemde gelişen olumsuz olaylar karşısında sessiz, olmak, duyarsız kalmak, uzaktan bakmak en azından bana göre değil. Ya da başka bir deyişle ülke sorunlarını kendisine bu kadar dert etmiş birine göre değil.

Türkiye' de temel sorunların çözülmektense derinleşerek artması beni üzüyor. OHAL' in uzaması, Hukuk devletini temel alan bir anlayışı hayata geçiremeyişimiz, İnsan Hakları ihlali konusunda derin yaralar açıldığını ifade etmek isterim.

Aslında bugün kadın cinayetleri, Basın Özgürlüğü, , çocuk gelinler, İş Kazaları üzerinde biraz yazmak istiyorum.

Ben, tuzu kuru olan basına değinmeyeceğim. Bildiğiniz gibi dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalar kapsamında birçok bilimsel veriler açıklanır. O açıklamalara göre hangi konuda, hangi ülkelerin nerede nasıl başarılı ya da başarısız oldukları sıralamasını öğreniriz. Bakın Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde ülkemiz 180 ülke arasında 155. sırada. Basın özgür olmalıdır, Gazetecinin kalemi vardır, düşüncesini özgürce ifade etmelidir. Gazeteci iktidarlara göre yazmaz, o inandığı doğruları sonuna kadar savunur, kamuoyunu bu yönde doğru ve tarafsız bilgilendirir. Bugün gelinen noktada; Gazetecisi, yazarı , çizeri en çok içerde olan ülkeyiz. Bu da basın karnemizin ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.

Karnemizin zayıf olduğu sadece basın değil elbet, bakın Kadın cinayetlerinde de durum bundan farklı değil. 2017 yılının ilk yüz gününde 106 Kadın cinayete kurban gitmiş. Biz kadınlarımızı koruyamıyoruz. Ya özellikle son yıllarda artan çocuk istismarına ne demeli! Biz çocuklarımızı tüm kötülüklere karşı koruyabiliyor muyuz? Benim altını çize, çize sık aralıklarla dile getirdiğim Çocuk Gelinler sayısının hala artarak devam ettiğidir. Bu konuda ciddi bir uyarı yapmak istiyorum. ( Son zamanlarda bazı etkinliklerde Çocuk gelin, Çocuk damat, temsili düğünler yapılmaktadır. Bunun çok yanlış olduğuna dikkat çekmek isterim. Bu tür örnekler doğru değildir.

Ülkemizin kanayan sorunlarından biri de terördür. Terör hızla can almaya devam ediyor. Kapımızın önündeki bir yangın var ve bu yangını elbirliğiyle söndürmemiz gerekir.

Eğitim Sistemimizin aksaklıkları, Bilimden, teknolojiden tamamen uzaklaştırılmış, sorgulamayan, ezberci bir Eğitim anlayışıyla hareket eden bir ülke nasıl uygar medeniyetler seviyesine ulaşabilir?

İş kazalarında da durum pek iç açıcı değil. Ülkemizde her yıl resmi rakamlara yansıyan 150 Bin iş kazası oluyor. Gerçek rakamlar bunun üzerinde. Uluslararası Çalışma Örgütü ( ILO) rakamlarına göre dünyanın en kötü üç ülkesinden biriyiz. Avrupa ve OECD ülkeleri arasında en kötüyüz. ÇOK ACI!

Önemli bir konuya daha vurgu yapmadan geçmek istemiyorum. Seçim yasasını adaletli ve tarafsız biçimde uygulaması gereken YSK’nın tartışmalı söylemi ( Tam kanunsuzluk koşulları oluşmamıştır ) diyor. Bu şu demektir; Hile vardır ama tam değil… Dünyanın en geri kalmış ülkelerinde bile böyle bir şey var mıdır? Gelişmiş ülkelerde böyle bir hukuksuzluk söz konusu bile olamaz.

Biliyorum ne yazsam eksik kalıyor. Dilerdim ki bu karamsar tablo yerine daha iyi, daha güzel ve daha mutlu bir tablo çizebilseydim. Ama ülkemizin acı gerçekleri bunlar.

28.04.2017 Fatma ULUBEY