Çocukluk Ramazanları Bir Başkaydı         

 

             Çocukluktan aklımda kalan ve en çok anılarını hatırladığım, kafamda canlandırdığım çok şey Ramazan ayında tuttuğum oruçla ilgilidir. O zamanlar, Ramazan orucunun gelmesini dört gözle beklerdik.

Şimdiler de öyle mi?

Ya biz büyüdüğümüz için farkına varamıyoruz ya da teknolojik, ekonomik ve GDO’su değiştirilmiş birçok yiyecek ve içecek ile çocuklar gibi Ramazan’ın tadını ve hazzını alamıyoruz.

İnanın çocuklar gibi Ramazan ayının güzelliğini, keyfini, zevkini ve sefasını süremiyoruz.

Eminim ki beş, on, belki de on beş yıl sonra, onlar da bizim gibi düşünecekler ve bizim gibi söyleyeceklerdir.

Haddizatında her şey hızla değişmekte ve ilerlemektedir.

Değişime mani olmak mümkün değil.

Elbette güzel yaşanmışlıklar vardır; ama güzel yaşananlar da var ve olacaktır.

Çocukluğumuzda en çok sevdiğim şey, akrabaları ve komşuları sahur vakitleri uyandırmaktı.

O zamanlar, şimdiki gibi iftar ve sahurda atılan top ve ne çalındığı belli olmayan davulcular olmadığı için, elimize teneke alıp bir sopayla çalarak sahura uyandırmaktı en çok istediğimiz, sevdiğimiz şey.

Özellikle gittiğimiz evlerde, uyuyanları kaldırdığımızda; hediye mahiyetinde çeşitli yiyecekler alırdık.

Belirlenen bir yerde toplanıp, getirdiklerimizi zevkle yerdik. Öylece orucumuzu tutardık. Artık ne zamana kadar tutabildiysek…

Oysa şimdi, iftarda bir top atılıyor, sahurda da saat kaçta, ne çaldıkları belli olmayan davulcuların davul çalmaları var ki uyumak bile bir sorun olmuş durumda. Tabiî ki artık çocukların bile elinden düşmeyen cep telefonlarından ayarladıkları alarm zilleri de bir başka âlem.

Değişen dünya ve dünya meşguliyetleri mi, yoksa değişen biz insanlar mıyız?

Doğrusu düşünmeye değer bir konu.

            İnanın en fazla da akşamları iftarı beklerken, radyoda yayınlanan o iftar programlarını hep özler dururum.

            Önce Kur`an okunur, Türkçe açıklaması verilir.

            Ardından ezan ve dua...

            Aralarında çalınan dini müzikle mest olurduk.

            Öylesine bir Ramazan havasına sokardı kişiyi.

            Oysa şimdilerde ya!..

O özlemler unutuldu gitti.

            Şimdi... TV kanalları dizilerden, reklâmlardan ara bulur bulmaz ezan okuturlar. Bitmesiyle reklâma koş. Sonra da, hastası edilen dizilere kaldığı yerden...  

            Son zamanlarda da gelenekleşen davul çalmalarından bile kendilerine pay çıkararak, ortalığı karıştırmak isteyenler, insanları karşı karşıya getirmenin hesabını yapmaktadırlar. Bu millet bu türden çapulculara meydan vermeyecek kadar güçlü ve dikkatli, galeyana gelmeyecek kadar akıllı ve feraset sahibidir.

İşte Ramazan orucunun ehemmiyetiyle ilgili naçizane bir şiirimiz.

 

Ayların içinde, bu ay özeldir.

Ramazan içinde, oruç sözeldir.

İftarla sahurla, insan güzeldir.

Hadi sen de tutup, uyan ey insan!

 

Oruçlu nefesi,  kokar mis gibi.

Cennete sokulan, bulur his gibi

Şeytan hiç görünmez, olur sis gibi.

Hadi sen de tutup, uyan ey insan!

 

Bu mübarek ayda verildi Kur’an.

Gizli olan oruç, güzel imtihan.

Kemale erecek, bu ayda iman

Hadi sen de tutup, uyan ey insan!

 

Kerim BAYDAK- [email protected]