Bu sıcaklarda, saatlerce Oruç tutuyoruz.

Umuyoruz ki hidayete, kurtuluşa, mağfirete erenlerden olalım.

Oruç tutuyoruz tutmasına da ne için oruç tuttuğumuzu bilmiyoruz, bilemiyoruz.

Belki de gerçek anlamda Oruç’un manasını kavrayamıyoruz, anlayamıyoruz.

Oruç hakkında söylenenler, galiba bir kulağımızdan girip, diğerinden çıkıyor.

Allah muhafaza, sadece açlığımızla ve susuzluğumuzla kalabilme ihtimalinin olması, olabilmesi, ne kadar acı. İnsanın sonuçta (Allah muhafaza) müflis ve mahzun olması ne kadarda zor

Allah’ın, Peygamberin, Kur’an’ın söylediklerini dinlemiyoruz, anlamıyoruz, anlayamıyoruz, anlatanlara da aldırış etmiyoruz.

Hep yalanla, dolanla, dalaverelerle oyalanıyoruz, İslam’a has olmayan bir yaşam tarzını benimsemiş görüntüsü sergiliyoruz.

Eğer Allah (CC) ne emretmiş,

Peygamber ne buyurmuş,

Kuran’ da neler, nasıl anlatılmış, bihaberiz ya da umursamıyoruz.

Bihakkın bilmiş olsaydık, Oruç bizleri düzeltirdi.

O zaman, bizim Oruç tutmamızdan ziyade, Oruç bizi tutardı.

Yanılmazdık, yalan söylemezdik, riyakârlık yapmazdık…

İman akaitlerine bihakkın uyarak, imanımızı tazeler, inancımızı Kuran’a uygun hale getirirdik.

Evimizde, sokağımızda, şehrimizde devletimizde, toplumumuzda, Müslüman gibi, Müslümanca, İslam’a uygun bir yaşam sürerdik.

İnsanların, Müslümanların sahip olunması gereken İslami esas ve usullerden, İslam’ın belki binlerce değerinden, nefsine yenik düşerek, şeytani vesveseler içerisinde, nefsani arzu ve isteklerine esir düşmüş, kölesi haline gelmiştir.

İşin kötü tarafı, herkesin bildiğinin en doğrusu olduğunu kabullenir oldu.

Kimse araştırarak öğrenmiyor, herkes kulaktan dolma bir takım şeylerle, İslami bir hayat yaşamaya çalışıyor.

En acısı da herkes kendi bildiğinin, en doğrusunu olduğunu düşünür olduğudur.

Bu mübarek günlerde, bizden ziyade, Oruç bizi tutmalı ve bazı şeylerden alıkoymalı.

Kerim BAYDAK

[email protected]