Başbakan Recep Tayip Erdoğan`ın sözleşmeli personelin kadroya alınması ile ilgili olarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik`e verdiği talimat gereği çalışmaların hızlandığını basından takip ediyoruz.

Bunlar sevindirici çalışmalar. Ancak, hükümetin bu çalışmayı yaparken adil olması, anayasanın eşitlik ilkesine riayet etmesi gerekir.

2007 yılında KİT’lerde istihdam edilen 215 bin kişi geçici işçi statüsünden daimi işçi kadrosuna geçirildi ama mahalli idare birliklerinden olan Köylere Hizmet Götürme Birliklerinde çalışan geçici işçi statüsündeki personel bu haktan faydalandırılmadı.

Dünyada örnek ülke olma yolunda emin adımlarla yürüyen, ülkemizi 2023’lere en iyi şekilde hazırlayan ve “adalet ile kalkınmayı” kendine yakıştıran bir partinin iktidarında böylesi bir uygulamaya son verileceğine inanmak istiyorum.

Mahalli idareler içinde yer alan köylere hizmet götürme birliklerinde çalışan sözleşmeli personel ile diğer kurumlardaki sözleşmeli personele uygulanan hükümler hemen hemen aynıdır. O halde köylere hizmet götürme birliklerindeki işçilerin de kadroya alınması kaçınılmazdır.

Köylere hizmet götürme birlikleri, birden çok köyün bir araya gelerek kurdukları,  Anayasa’nın 127’nci maddesiyle, 5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanunu’nun 18’inci maddesi gereğince İçişleri Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu izniyle kurulan kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlardır.

Bu birliklerin başkanlığını illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar yürütmektedir. Özel İdareler veya genel bütçeden yüklü miktarda ödenekler aktarılmakta, birçok çalışma ve devlet yatırımı bu birlikler marifetiyle yürütülmektedir.

Bu birliklerin denetimleri Mülkiye Müfettişleri tarafından yapılmaktadır. Son yıllarda hükümetin haklı olarak övündüğü KÖYDES çalışmaları, birçok SODES projesi, genel bütçeden desteklenen projeler Birlikler tarafından yürütülmektedir.

Bu başarı doğal olarak Mülki İdare Amirleri ve birliklerde görevlendirilen diğer personelin başarısı olmakla birlikte, bu çalışmalarda hiç şüphesiz geçici veya daimi işçi statüsündeki birlik çalışanlarının emekleri azımsanmayacak kadar fazladır.

Bu personelin durumları muammadır. Statüleri belli değildir. Aldıkları ücretler yere göre değişken ve encümen üyelerinin keyfiyetine göre belirlenmektedir.  Tıpkı çalışma koşulları gibi ücretlerinde de bir standart yoktur.

Bu işçilerin çalışma şartlarında dayandıkları bir kriter bulanmadığından istismara açık, iş güvenceleri olmadan, emsallerine göre daha zor şartlarda çalıştırılabilmektedirler.

Ülkemizdeki köylerin kalkınmasında önemli rolü olan, köylerde yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarını tespit edip çözmeye çalışan ve projeler üreten birliklerdeki bu çalışanlara kadro verilmemesi Sosyal Devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır.

Bu uygulamadaki haksızlığı gidermek için siyasilerimizin bir şeyler yapmaları ve daha üst makamları bilgilendirmeleri gerekmektedir.

Bu kadar iş yoğunluğu içerisinde azimle çalışan, kısal kalkınmaya destek sağlayan ve bunları yaparken de mağdur olan binlerce birlik çalışanını bu adaletsizlikten kurtarmak, haklarını korumak için Meclise gönderdikleri vekillerin boyunlarının borcu ve görevidir.

Dilerim bu düzenleme sonuçlanmadan ilgililerce yapılan bu adaletsizlik fark edilir ve binlerce birlik çalışanı ile aileleri geleceklerine güvenle bakarlar. 

            Selam ve dua ile…

 

Fahrettin Çelik

[email protected]

www.samsathaber.com