Bu gün  acilen ambulansa bindirilip hastahaneye kaldırılsa Akp, büyük ihtimalle nörolojide aylarca tedavi edilmesi gerektiği ortaya çıkabilir. Öyle hamlelerde bulunuyor ki akıl ve ruh hastalıkları hastahanesine sevki bile gerekebilir. Herkesin acaba bana da zarar verebilir mi diye korka korka sesini çıkaramadığı şu günlere nasıl gelindi,  bunun ötesi ölü numarası mı yapmak bilinmez ama, ortada acilen tedavi edilmesi gereken bir hasta var. 

AKP’nin yapılacak kan tahlillerinde aşırı din kullanımı sebebiyle vücûd kimyasının bozulduğu ortaya çıkabilir. Bütün söylemlerine din malzeme edilince, vücutta biriken hormonlu dini söylemlerin boş olduğu ortaya çıktı. İslamiyet akıl dini olunca hormonluların vücudu dayanamadı ve iflas etti. Din-tarım toplumları bile son yıllarda artan bilgi aktarım  mekanizmalarından hızlıca faydalandı ve maskeli hormonlu dindarları tanımaya başladı. Buna karşın siyasi figürler din faktörüne yeni soslar aramaya başladı. Yeri geldi fazla mayonez, yeri geldi aşırı yağlı soslarla din faktörü topluma sunuldu ama toplum artık ne yediğini merak ediyor. Kolay kolay yemiyor ama yediği zamanda bir süre sonra yediğinin sıkıntısını çekmeye başlıyor. Kandırıldığını hemen anlıyor, itiraz etmeye başladığı anda hormonluların kan değerleri normal değerleri aşıp hormonluları komaya sokuyor. Dini çok kullanmaları sonucu yıpranıp akıl dini İslamiyetin balyozunu yiyorlar. Sonuç musalla taşında “nasıl bilirdiniz” ile son buluyor. Hormonlu bilirdik! 

Yapılacak bir diğer tahlil sonucunda muhtemelen adalet değerlerinin aşırı düşük olduğu ortaya çıkacaktır. Kişiye göre adalet uygulayıcıları olunca, kan değerlerinin hiç bu kadar çifte telli oynar gibi oynadığı olmadı. Adalet nabza göre şerbet olunca adalet terazisinin kan değerleri de nerde duracağını bilmez oldu.  Kafayı tek tip kıyafete takan adalet bakanlığı herkesi aynı kan grubuyla tedavi etmekle meşgul. Toplumun adalete olan inancı kalmadı. Yaşam bulguları sıfıra inmek üzere. AKP’nin adalet anlayışına acilen şok verilmeli, kalp masajı yapılmalı. Bu hormonlu vücûda uygulanacak tedavi ile cevap alınır mı bilinmez ama Akp adaleti bitkisel hayata sokmakla birgün kendisine de lazım olacak oksijeni de bitirdi. Adalet herkese lazım! 

Bir diğer tahlil sonucu son zamanlarda ihmal ettiği vücudundaki vatan edebiyatı eksikliğidir. Kendisinden başka vatanı sevenin olmadığını her gün yüksek dozda duyuyoruz. Vatan edebiyatı eksikliği büyük bir sorundu. Büyük ihtimalle doktor reçeteye DEVLET BAHÇELİ menşeili ilaç yazmış olmalı ki  bu eksiklik de böylece giderilmiş oldu.  Yedi düvel bir olmuş, aynı serum iğnesinden vücudumuza zehir akıtırken,  vatan sana canım feda nidalarıyla DEVLET BAHÇELİ partisini şırıngayla AKP’nin damarına zerk ederek zehire panzehir olmuştur. Bu mizahlık ironi nereye kadar yol alır bilinmez ama Türkiye siyaseti hiç bir dönemde bu kadar kanser olmadı. Çıkarların sendrom halinde yaygınlaştığı vatan toprakların rant zaptiyelerine peşkeş çekildiği bu dönemin muktedirlerini anlamak hakikaten zor. Düne kadar birbirlerine söylenmedik laf bırakmayanlar bugün nerdeyse aynı derinin içinde yaşar halde! En azılı bahçeli nefret sahipleri bile, Erdoğan’ın söylemlerine kızarken bugün bahçeli şirinlik yapıp durmakta ve komiktir ki bunu da vatan sosu ile sunmaktadır. Milli mutabakatmış bu oluşumun adı geriye kalan gayri milli ! Ver mehteri...

Türkiye bu kan değerleri ile çok yaşayacak durumda değil. Teşhis sürekli yanlış konduğu için giderek daha da kötüleşmekte herşey. Siyaset blok oluşturarak nefret söylemli kutuplaşma kanserine terkedilmiş vaziyette. Bu sürekli “yanıldım milletimiz bizi affetsin siyasetine” verilecek en güzel cevap oluşturulan blok siyasetini en iyi şekilde değerlendirmektir. İktidardan memnun olmayanların yanına; iktidarın ketum bıraktığı, siyasi rüşvetlerle düşünemez kıldığı yığınlar çekilmelidir. Din edebiyatı vatan edebiyatı halka öyle anlatılmalı ki bunu kullananların elinde sadece edebiyat kalmalıdır. Yıllardır beraber siyaset yaptıkları arkadaşlarını bile iki dakikada harcayan bu zihniyete verilecek en anlamlı cevap, çoğulculuğun esas alındığı sosyal demokrat birlikteliktir. Başka gidecek yol yoktur.

GÜNE DAMLAYAN! 

Mazhar Osman, Neyzen Tevfik’e içki içmeyi yasaklamış.. İçmeye devam ettiği taktirde hayati tehlike doğacağını söylemiş.. İleri derecedeki samimiyetlerine dayanarak içki içmeyecegine dair bir de and içirmiş.. Aradan zaman geçmiş, Mazhar Osman, Neyzen Tevfik’e bir yerde içki içerken rastlamış.. Hemen hatırlatmış,

-Hani sen içki içmemek üzere and içmiştin?" 

Neyzen şöyle cevap vermiş: 

-Üstat, biz fakir adamız.. Bulunca içki içeriz, bulmayınca and içeriz!..