Adıyaman Da Misafir Ağırlamak -2-

...

Beşpınar Vadisi, Abuzer El Gaffar-i, Mahmut El Ensar-i

Yenilen yemek rehavetinin ardından, içilen kahveyle kendine gelen misafirlerimiz, aniden ayaklanarak, Beşpınar Mesire alanını gezmeye başladılar. Mesire alanının daha önceki durumunu öğrenip, resimleriyle kıyaslamalar yaptıklarında, hayranlıklarını ve takdirlerini gizleyemediler. Atıl durumda olup, bu derece güzel bir projeyle değerlendirdikleri için, yetkililere teşekkürlerini iletmemizi istediler. İnşallah bu şekilde Doğudan köprüye kadar ve Kuzey’den de Pirin’e kadar devam edilir temennisinde bulundular.( Buradan emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz ve teşekkürlerini iletiyoruz.)

Piknik alanındaki gezintiyi tamamlayarak Abuzer El Gaffar-i ziyaretine doğru yol aldık. Araç istemediklerinden, güneşli güzel havayı değerlendirmek amacıyla yayan yürüyerek çıkmaya başladılar.

Bizim kadar ziyaretler konusunda hassas olan başka bir millet var mıdır bilemiyorum. Memleketimizin hemen her yerinde meftun olan mümtaz din âlimleri ve ileri gelenlerinin kabirleri mevcut olup, kutsal alanlar olarak görülmektedir. Dinimizin inanç boyutunda, iman ve itikatları doğrultusunda, bu kabristanları ziyaret ederek, onlara hayır duasında bulanmaktadırlar. İşte bu çerçevede Adıyaman’ımız da onlarca ziyaret mevcuttur. Bu ziyaretlere gidenler, saygı ve hürmetleri çerçevesinde, mübareklerin yüzü hürmetine Yüce yaratandan dua ve niyazlarda bulunurlar. Bu ziyaretler de, Peygamber efendimizin arkadaşlarından Sahabiler, âlimler, ulemalar, çeşitli gönül erleri, halkın gönüllerine taht kurmuş muhterem zatlar mevcuttur.

Abuzer El Gaffar-i ziyaretine giren misafirlerimiz, hayır duasında bulundular. Çıktıklarında hayli kızdıklarını gördüm. Sebebini sorduğumda, “kabir üzerindeki örtüden insanlar parçalar keserek götürüyorlar, bu ne cahillik böyle!” diyerek kızgınlıklarını dile getirdiler. Haksız de değillerdi yani. Gelenler, yeşil örtüden parçalar kesip götürüyorlardı. Cahiliye kültüründen olan bu hareketler, tasvip edilecek gibi değildi. Ziyaretin etrafını gezdiklerinde, daha da kızıyorlardı. “Böylesi güzel yerlerde, nedense hiç kimse temizliğe dikkat etmemiş!” diyorlardı. Gerçekten de bütün ziyaretlerin ortak problemi olan temizlik olayı, çok can sıkıcıydı. İnsanlar yiyip içtikten sonra, geride artıklar bırakıyor ve rastgele dağılmalarına sebep oluyorlardı. Hayvanların kesim yerleri ve yemek yapılan ocakların bulundukları yerler, hijyen bir yana, kokudan geçilmiyordu.

Kızarıyordum, kızıyordum; ama ne çare! İçimden de “burası böyle ise diğer ziyaretler, hele Ali Dağı dinlenme ve piknik alanı, ne haldedir kim bilir?” diye de iç çekiyor, içerleniyordum. Çünkü daha önceki halini pek beğenmemiştim.

Karmaşık duygular içerisinde, Mahmut El Ensar-i ziyaretine gitmek üzere, Ali Dağı mesire alanına doğru yol aldık. Görüntü, manzara güzeldi, Yukarıya doğru çıktıkça, bir başka güzel görünüyordu Adıyaman manzarası. Hele ilk defa çıkan için, harikulade bir manzara görünümündeydi.

Ziyarete varıp hayır duamızı ettikten sonra, etrafı gözlemlemek istedik. Adıyaman manzarası bu cihetten daha farklıydı. Hele Atatürk Barajı manzarası bir harikaydı. Suyun uygun bulduğu her yere girmesiyle, güneşin huzmelerinin yakamozlar oluşturduğu görüntüsü, insanın gözünü kamaştırıyordu. Şansımıza o gün ziyaretin yanı başındaki uygun tepede, Yamaç Paraşütü yapılıyordu. Genç, yaşlı, çocuk hepsi toplanmış, kimi uçuş sırasını bekliyor, kimi o güzelim spor etkinliğini seyretme zevkini yaşıyordu. Gökyüzünde ren renk görüntüler oluşturan paraşütlerle uçanlar; kâh çağlıklar atıyor, kâh anın keyfiyle fotoğraflar çekiyorlardı. Misafirlerimizde, bir taraftan resim çekiyor, videoya alıyor, bir taraftan da çam kokuları ile havayı teneffüs etmeye çalışarak, muhteşem, eşsiz seyir zevkini doyasıya yaşamaya çalışıyorlardı. Onlar çevreyi dikkatle incelerlerken, doğrusu korkmaya başlamıştım, hani “ne diyecekler?” diye de merak ediyordum. Dediğim gibi de oldu. Yine yiyecek, içeceklerden arta kalanlar ile kesilen hayvanlardan geriye kalanların rastgele atılmış olduklarından ve çevre kirliliğinden sitem ettiler.

Haklılardı, ne diyebilirdim ki! Zevk düşkünü insanların, bu derece etrafı kirletmelerini açıklayamıyordum. Suçlu aramak bir yana, insanların çevre konusunda neden bu kadar ilgisiz ve duyarsız olduklarını, ancak eğitim ve kültürle açıklamak mümkün olabilirdi. Araya başka sözler sokuşturarak, konuyu değiştirmek için, “Adıyaman ve Baraj ne kadar güzel görünüyor değil mi?” diyordum. Yoksa temizliği çok önem veren bir dinimiz olmasına rağmen, inanç boyutunda ziyaretlere bu kadar önem atfedilmesine rağmen; insanımızın bu kadar çevreyi kirletmesine, temizliği önemsememesine bir anlam verebilmek, izah edebilmek, gerçekten çok zordu.

Esas çok eleştirilecek olan, Çam ormanın içerisinde bulunan ve tıklım tıklım olan piknik alanındaki söyleyecekleri ve düşünceleri beni yiyip bitirecekti. Piknik yapıp yapmamakta kararsızdım, doğrusunu isterseniz!

…Devam edecek.

Kerim BAYDAK

[email protected]