Yaşamımızın her aşamasında öğreniriz, bizi eğiten - öğreten ve bizi hayata hazırlayan fedakar bir kesim vardır ,Öğretmenlerimiz!...
Hazreti Ali, “ Bana Bir Harf Öğretenin Kırk Yıl Kölesi Olurum!...sözü çok anlamlıdır.
Öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli olduğunun bilincinde olan Atatürk'ün Öğretmene bakışı, "Aydınlanma Devrimi'yle birlikte öğretmeni ve öğretmenlik mesleğini her zaman yücelterek, ayrı kategoride değerlendirmiş, gerek konuşmalarıyla gerekse icraatlarıyla bunu derinden hissettirmiştir. Hatta 1924 yılında Ankara'da toplanan öğretmenler kurultayında,
"
Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir. " demiştir.
Millet mekteplerinin açılışı ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım, 1981' den bu yana her yıl öğretmenler günü olarak kutlanıyor.
Atatürk 'ün öğretmene verdiği değere şu tarihi söz kafidir.
"
1923 yılında Meclis'de vekil maaşları tartışılırken dönemin Maliye Bakanı olan Gümüşhane Milletvekili Hasan Fehmi Ataç, Atatürk'e, "Paşam vekil maaşlarını düzenleyeceğiz, ne kadar verelim" diye sorar...Gazi çok düşünmeden hemen şu yanıtı verir;
"Öğretmen maaşlarını geçmesin..." der .
Günümüze dönersek!...
Öğretmenlerin ekonomik şartları, yaşam standartları Avrupa ülkelerinin çok gerisinde!...
AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana benim bildiğim 7 Milli Eğitim Bakanı'nın değiştiği , ama Eğitim Sisteminde ne Öğretmenin ne de Öğrencinin rahat bir nefes alamadığı bir döneme tanık olduk.
İçinde bulunduğumuz Pandemi süreciyle beraber mevcut Eğitim - Öğretim Sistemi öğretmenleri ve öğrencileri daha da sancılı bir konuma getirmiştir.
Ülkemizde ne yazık ki öğretmenlerimiz hak ettikleri değeri yeterince görmemiş, gerek çalışma gerekse ekonomik koşullarında hiçbir zaman elle tutulur bir iyileşme sağlanamamıştır.
Her alanda olduğu gibi Eğitimde de sorunlar derinleşiyor!...Atanamayan öğretmenler Atama bekliyor.Engelli öğretmenler atama bekliyor!...
AKP 2002 yılında iktidara geldiğinde atanamayan öğretmen sayısı yaklaşık 72 bin idi. Bu sayı katlanarak 600 bine ulaştı. Öğretmen açığı olmasına rağmen kapatılmadı.
Pandemi süreci de bahane edilerek eğitimde fırsat eşitliği ilkesi tamamen ortadan kaldırıldı.
Bilgisayarı, interneti ve televizyonu olmayan milyonlarca çocuğumuz Eğitim olanaklarından faydanamıyor.
Pandemi döneminde yüz yüze eğitime geçmek için derslik ve öğretmen açığının kapatılması bekleniyordu. Hatta bu konuda uzakta eğitimin sağlıklı yapılması için tam anlamıyla bir alt yapının oluşmadığını söylemek sanırım yanlış olmaz.
Ülkemizi aydınlık yarınlara taşımak, geleceğimiz ve umudumuz olan çocuklarımızı bilimin ışığında; donanımlı çağdaş bireyler olarak yetiştirmek, yarınlara taşımak için memleketin en ücra köşesinde dahi , canla başla, her türlü kısıtlı ve zor şartlara rağmen büyük bir özveriyle mesleklerini icra eden eğitim emekçilerimiz herşeyin en güzelini, en iyisini yaşamalı. Dolayısıyla onlar yılın bir günü değil, her gün hatırlanmayı, saygı görmeyi ve en iyi koşularda yaşamayı hak ediyorlar.
Bir reformdan bahsedilecekse bu Eğitim Sistemi'nin iyileştirilmesi olmalıdır. Eğitim Sistemi siyaset üstü olmalı ve siyasi partilerin ideolojilerine göre şekillenmemelidir.
Ülkemizin geleceği adına bir an önce; Öğretmenlerimizin çalışma koşullarının düzenlenmesi, yaşadıkları başta ekonomi ,atanamayan öğretmenlerin durumu ve diğer tüm sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir.
Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm özverili Öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü en içten dileklerimle kutlarım. 23 .11.2020
Fatma Ulubey