Bir bayan arkadaşımla çocuklar ve sağlıklı beslenme üzerine hem konuşuyoruz hem de yürüyoruz. Bir an durdu ve bana doğru heyecanla dönüp “ Çocuklarıma hayatta tencere yemeği dışında yemek yedirmedim “ dedi. Biraz şaşkın bir vaziyette zihnimde hemen sorguladım: “ Ne demek istiyor acaba, yemek tencereden başka yerde pişer mi gibi gibi… “ Yanıt arkasından geldi: “ Şimdiki çocuklar gibi öyle fast food şeyler hiç yemediler, hala da yemezler! “

Çok hoşuma gitti, arkadaşımın sağlıklı beslenmeyle özdeşleştirdiği “ tencere yemeği “ deyişi. Deyişin güzel olması yanı sıra, arkadaşımın da söyleyiş tarzı çok tatlıydı. Bir anneye yüklenebilecek her türlü kavram konuşuyordu o söyleyişte. İşte annelik böyle empati yeteneğini artırıcı bir özelliğe sahip. O leb demeden ben leblebiyi anladım tabii.

Biz doğurduk diye sahiplenme duygumuz o kadar yoğun ki, bazen onların da bir Yüksek Gücü olduğunu unutuveriyoruz. Ben de hep tencere yemeği yedim, oğluma da öyle yaptım. Fakat benim oğlum hep fast food şeyleri yemeyi tercih etti. Hala da tercihi onlardan yanadır( yanaydı demek gerekiyor artık). Bu ve buna benzer daha birçok örnekte olduğu gibi aslında bence bunlardan çıkarılacak kıssadan hisse; pek de öyle bir rolümüz olmadığı çocuklarımızın seçimlerinde. Tabii bilmek farklı kabullenmek daha bir farklı. Dileğim bu kabullenmelerimin daha kolay, daha sevgi dolu ve daha özgürce gerçekleşmesi.