Değişimin ve gelişimin yaşandığı günümüzde, teknoloji de her geçen, gün takip edilmesi zor bir şekilde ilerliyor.

Her gün ortaya çıkan gelişme, ya bir öncekini geçersiz kılıyor ya da yavaşlatıyor.

Bu ilerleme karşısında tabiri caizse, aciz kalıyoruz.

Teknolojiyi kullanmamıza vesile olan o kadar cihaz var ki, hangisiyle yaşayacağımıza karar veremiyoruz. Çünkü cihazlar, bedenimizin ayrılmaz birer parçaları olmuşlardır. Yanında olmadığımız ya d başında durup kullanmadığımız zamanlar kendimizi rahatsız, huzursuz, mutsuz, sıkıntılı hissediyoruz. Simdi size de sorsam eminim çoğunuz aynı cevabı vereceksiniz.

Görüntülü-görüntüsüz Cep telefonları,

Televizyonlar, (LCD, LED ve plazma TV’ler)

Bilgisayarlar, Tabletler, vazgeçilmezimiz olan  internet her geçen gün daha da hızlanarak ilerliyor.

Bu hıza ayak uydurmak, kimi zaman bunalım derecesinde bir bağlılık, kimi zaman bir saplantı, kimi zaman bir paranoyaklık hali alabiliyor.

Bizi sarıp sarmalayan teknolojik cihazlar karşısında saatlerce bekliyor, bir türlü dışarıya, sokağa, gerçek dünyaya çıkma ihtiyacı hissetmiyoruz.

Akrabalarmış, dostlarmış, arkadaşlarmış, hayvanlar, ağaçlar, börtü-böcekmiş.. .Peh! Kim takar bunları.

Bizim esas dostluğumuz, bilgisayar, cep telefonu, televizyon ve internetteki sayal paylaşım sitelerimiz ve kim olduğu anlaşılmayan kişilerle kurduğumuz ve onlarla olan dostluğumuz, arkadaşlığımız, sırdaşlığımız…

Sosyal hayatımızda, konuşmalarımıza kadar etkileyen sanal konuşma tarzımız biz artık biz olmaktan çıkarmış durumdadır.

Örnek mi istiyorsunuz!

Örneğin, Facebook’ta görüşürüz,

Twetlerle tartışırız.

MSN de buluşuruz.

E-mail’le anlaşırız.

Çav, by, diye vedalaşırız.

Hayatta yakınımızdakilerin gidip ellerini öperek, hal hatır soracağımıza, görüntülü olarak ellerinden öperiz.

O kadar sosyal olmuşuz ki, saatlerce internet başında bekleriz.

Saatlerce görüntülü konuşmalar yaparız.

Saatlerce mesajlar yazarız, parmaklarımız kırılacak gibi olur.

Vın denen meretle, her an, her yerde tabletlerle internete gireriz, her an yanlarında, yanı başlarında oluruz.

Saatlerce mesajlarımızı ayıklama yoluna gideriz.

Her gün arkadaşlık teklifleri alırız.

Her gün sanal âlemler değiştiririz.

Herkesle dertleşir, sevişir, hal hatır sorar ve sırdaş, sırnaşırız, o günkü ruh halimizi paylaşırız.

Öyle şaşırmış durumdayız ki, hayatımız mı teknoloji olmuş, yoksa teknoloji mi hayatımız olmuş, bir türlü karar veremiyoruz.

Teknolojinin büyük bir nimet olduğu bilinen bir gerçektir. Kullanmasını bildiğimiz sürece, kendimizi çok kaptırmadığımız sürece, gece-gündüz sanala dalmadığımız sürece, gerçek dünyayı es geçmediğimiz sürece, usulüne uygun kullandığımız sürece bir sıkıntı olmayacaktır.

Ailemizle, çevremizle, arkadaşlarımızla bire bir oturup konuşmalı, bire bir iletişim kurmadığımız takdirde,  geri dönülmesi ve telafisi zor olacak büyük bunalımlara, çıkmazlara ve en kötüsü intiharlara götürecek sıkıntılar yaşanabilir.

 

 

Kerim BAYDAK

[email protected]