Yeni bir yılbaşı yaklaşıyor. Kendime yeni bir pijama aldım. Aslında evde oturmaya niyetim yok. Fakat ne olur ne olmaz diye de tedbiri elden bırakmadım. Bakalım ne kısmet olacak.

Ben takvimleri de çok severim, ajandaları da. Yenileri geçecek inşallah ellerime, hem de cici cici. Saatli ve yapraklı olanlarını tercih edecek yine annem. Ona uyum sağlayarak tabii bende de olacak bir ya da iki tane. Ana- kız beğendiklerimizi saklayacağız takvim yapraklarından, birbirimize okutmak için. İnşallah daha nice yılların yapraklarını tüketeceğiz birlikte.

Yine takvim yaprağından bir alıntı yapağım söz açılmışken; “ Takvime Baksın! “

Günler, haftalar, aylar, mevsimler geçiyor, takvim yaprakları git gide azalıyor.

Ama biz hayatımızda hiçbir değişiklik yapmayı göze alamadan, alıştırıldığımız gibi yaşamaya devam ediyoruz.

Bir gün son günümüz olacak ve o gün duvara toslayacağız.

Biriktiremediğimiz hayata yana öleceğiz!

“ O güne çok var” diyenler takvime baksın. ( Yavuz Bahadıroğlu)

İşte bu; bu günden yana kıssadan hisse.