Eskinin kahveleri, şimdiler de cafeler oldu.
Lokantalarımız vardı, şimdi restoran oldu.
Güya dinlenmek, biraz kafa dağıtmak için barlara gider olduk.!
Sessiz, sakin, huzurlu ortamlar dururken; illa da neden sesli, gürültülü, kalabalık mekanlar?...
Böyle mi dinlenilirmiş, böyle mi kafadakiler dağıtılırmış, pehh!!!
Rahatlık, stres atma bunun neresinde?..
Söyler misiniz?
Ailece birlikte akşam yemeği yemek varken, neden illa da bilmem farklı mekânlar seçilir?
Çoluk çocuklu, aile efradıyla birlikte geçirilen zamanın, stresi geçirmediğini kim söyleyebilir?
Mutluluksa mutluluk, sıcak ortamsa sıcacık ortam, samimiyetse samimiyet… her şey var yani.
Tüm bu imkânlara sahipken, başka arayışlara girmenin bir anlamı var mı?
Sonra, yok psikolojimiz bozuldu…
Yok, strese, depresyona girdik…
Yok, acılar, mutsuzluklar çoğaldı…
Yok, aileler parçalanıyor diye veryansın ederiz.
Elinizde, avucunuzda ne varsa, doktorlara, ilaçlara, bitkisel ürünlere verirsiniz.
***
Hani denir ya! “Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete” işte öyle!
Acı da, olsa, mutluluk da olsa, ailece üstesinden gelmek gerekmez mi?
Her zaman,” acılar paylaşıldıkça azalır, sevgiler paylaşıldıkça çoğalır,” demez miyiz?
İnsanız, elbette türlü duygulara sahibiz.
Yeri ve zamanı geldiğinde hepsini alasından yaşıyoruz, yaşamak zorunda kalıyoruz.
Bu stres, sıkıntı, koşuşturmaca, arayışlara girme… nereye kadar caba?..
Sadece kendimizi düşünmemeliyiz, unutmayalım ki sorumlu olduklarımız da vardır.
Onlarla geçirdiğimiz, yaşamak da olduğumuz bir hayatımız mevcut.
Kendimizi böylesi bir birliktelikten soyutlayamayız.
Malum insanoğlunun arzuları, istekleri, talepleri, ihtiyaçları asla bitmemiştir, bitmez de.
Robot da olmadığımıza göre, iyi-kötü, doğru-yanlışlarımız elbette olacaktır.
Ruhsal, fizyolojik olarak bir takım gereksinmelerimiz olacaktır.
Önemli olan, bunu usulünce, kıvamında, plânlı, tertipli ve düzenli yapmaktır.
Önemli olan, hayat kalitemize zeval gelmeyecek şekilde, doğru ve sağlıklı yaşamaktır.
Yarın çocuklarımıza ne/neler bırakırız derdinde olmalıyız.
Onlara nasıl örnek olduk, nasıl rol model olduk derdinde olmalıyız.
Doğru, sağlıklı, insani değerlerin sarmalında, makul ve mantıklı ilişkiler yaşamalı/yaşatmalıyız.
İşi hep maddiyat penceresinden bakmamalıyız?
Bazen para ederi olmayan değerler de vardır.
Sağlıklı olun, mutlu olun, iyi beslenin, huzurlu uyuyun, doğru düşünün, etrafına pozitif enerji yayın.
Su misali akıp gidiyor ömür.
İsteseniz de, istemeseniz de ellerinizin arasından kayıp gidiyor yaşam.
Evet, siz robot değilsiniz, bir ruha sahipsiniz, ama sakın ola ruhsuz olmayın, ruhsuz yaşamayın.
 
Kerim BAYDAK